BÖLÜM:22 "İTİDAL"

10.6K 501 354
                                    

BÖLÜM:22 "İTİDAL"

TREES OF ETERNITY- BLACK OCEAN

Tam göğüs kafesimde
Kalbimin tam ortasında
Bir papatya büyütüyorum.
Senin nefesinden verdiğin her solukta.

Tam hayalimdeki portrenin sahibine nakşediyorum kendimi. Battaniye üzerimde sıcaklıkla karşılanan bir gülüş dudaklarımda. Tam karşımda Atıl yatarken, dağınık yatışıyla gülümseyen dudaklarımın bir ceryan oluşuyor. Ayağı koltuğun bir tarafına savrulmuş ve eli başının altında dururken penyesinin bir kısmı yukarı kalkmıştı.

Atlet giymiyor muydu?

Teni, gözlerimde bir duraksama yaparken, üzerimdeki battaniyeden sıyrıldım ve ayağa kalktım. Pencere hafif aralıktı ve içerideki nemi bastırmaya, küçük bir rüzgarın görevi yetmiyordu.

Elim titreyerek açılan penyesine giderken, sırtına bakakala gözlerimi kırpıştırdım ve hızlıca penyesini örttüm. Saniyeler içerisinde ne olduğunu anlamadan, Atıl'ın eli, benim kolumu sardı ve anında kendimi onun yanında koltukta buldum.

Başı hafif kalkmıştı ve tam yamacında kendimi ona yaslamıştım. "Ben," diye konuştum sesli nefeslerimde biriken cümleler ile. "Sadece üstün açılmıştı ve şey.. kapatmaya çalıştım."

"İyi halt ettin," diye konuştu. Uykudan mahrum ve bir o kadar güzel olan sesiyle. "Dibimdesin. Amacın bu muydu?" Elleri belime kayıp beni, kendine bastırırken, nefesim kesildi. Bunu bir kez daha tekrarlamıştık.

Ben onun hemen dibinde, verdiği soluklarıyla yamacında yatıyordum.

"Ah hayır," dedim sözlerini ciddiye alarak. "Üşüme diye üstünü örtecektim."

"Budala." Diye güldü. Çatlak bir iç gülüştü belkide bu. Ama içimi ısıtmaya bir nebze yetmişti. "Şaşırdığın zaman konuşamamana bayılıyorum."

"Ne?"

"Aynı bunun gibi." Dedi ve belimde duran ellerinin tekrar varlığını hissettirdi.

"Çok sıcaksın," diye söylendim. Ruhum gevşiyordu sanki. "Daha önce hiç sarmalanmamıştım."

"Hım.." diye mırıldandı. "Bir ilk daha ha?"

"Bir ilk daha," diye mırıldandım. Aynı battaniyenin altında kouşa sığınak yapmış bedenlerimiz ile.

"Bazen düşünmeden edemiyorum," dedi esrarengiz sesi ile. "Gerçekten kaderin cilvesiyle mi karşılaştık yoksa sadece tesadüf mü?"

"Sen," dedim ama yüzüm ona dönük olmadığı için hiçbir mimiğine bakamıyordum. "Bunları mı düşünüyorsun."

"Laf cambazı, iki dakika kelimeleri mi alt üst etme," dediğinde gülümsedim ama Atıl bunu da göremiyordu. Sadece birbirimize kenetlediğimiz kollarımıza aşikardık.

"Bence kader, sonuçta sen tesadüflere inanmayan bir adamsın."

"Sayende ona da inanıyorum."

"Bu güzel bir şey mi?" Diye sordum heyecanıma körüklenen nefesim ile.

"Güzel."

Onun yanındaki hissiyatım sıcak bir tebessümle dolu çuvala girmek gibiydi. Ruhum ona itaat ediyor, kalbim her nebzesinde varlığını istiyordu. Bu belki saçmaydı, belkide yanlış. Ama bana gelen doğrunun en güzeliydi.

"Atıl, bana biraz ailenden söz etsene," dedim anlık gelen düşüncelerim ile. "Senin hakkında bir şeyler bilmek istiyorum."

"Neden bilmek istiyorsun?"

İLİKLENMİŞ RUHLAR #WATTYS2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin