xxvi » tournament [pt.1]

1.6K 156 222
                                    

*Şarkıyı dediğim zaman açarsanız sevinirim savaş sahneleri bi havalı olur adhadj Eğer şarkı hikaye bitmeden biterse -ki bitiyor- şarkıyı yeniden açın lütfen.

Ayrıca hikayenin yeni kapağı için @darknesshcr'e çok çok teşekkürler ♥ Bu bölümü ona ithaf ediyorum. Iyi okumalar ~

| 26. Bölüm | [PART 1] (TURNUVA~)

Turnuvaya kalan son bir haftada bütün dersler iptal olmuş ve tüm melezler son hazırlıklarını yapmışlardı. Hyejeong ve Yuna sabahtan akşama kadar göl kenarında beraber çalışıp geceleri de birbirlerinde kalıyorlardı. Oldukça yakın olmaya başlamışlardı. Hyejeong karşısında gerçek bir partneri olduğu için kendini iyice geliştirmişti. Aynı durum Yuna için de geçerliydi. Ikisi de bir hafta içinde birbirlerinden çok şey öğrenmişti.

Sonunda büyük gün geldiğinde Hyejeong sabah erkenden kalkarak Baekhyun'un kulübesinin yolunu tuttu. Kapıyı defalarca tıklatmasının ardından bir adet uykulu Baekhyun kapıyı açtı. "Hyejeong? Sabahın köründe burada ne işin var?" diye mırıldandı.

"Suho ve Sehun sende mi kalıyor?"

Baekhyun evet manasında başını sallayınca Hyejeong "Suho'nun çoktan bu saatte uyanmış olması lazımdı. Bugün büyük gün!" diye bağırdı.

Baekhyun gözlerini kırpıştırarak "Ne var yani büyük günse? Uykumuzu da mı almayalım?" dedi ve kolundaki saate baktı. "Saat daha sabahın altısı!"

Sesleri duyan Suho hemen kapıya geldi. "Hyejeong! Günaydın. Gelsene içeri."

Hyejeong "Günaydın." diye yanıtlayarak içeri girdi.

"Ben de yarım saattir iki kuzeni uyandırmaya çalışıyorum ama bir türlü uyanmıyorlar. Sehun kendine yastık ve yorganlardan duvar örmüş uyanmamak için direniyor."

Hyejeong kıkırdadı. "Nerede o?"

Suho yukarıyı işaret edince Hyejeong önce mutfağa gidip eline tencere ve kaşık aldıktan sonra yukarı çıktı. Odanın kapısını açıp içeri girdiğinde Sehun tamamen bir bukalemun gibi yorganların arasında görünmez haldeydi. Elindeki kaşıkla tencereye olabildiğince güçlü bir şekilde vurdu. "Uyan bakalıııım! Uyan uyan uyan!"

Sehun gürültüyü duyunca kafasını yastığına iyice gömüp kulaklarını tıkadı. "Kes şunu!"

Hyejeong onu duymazdan gelip ritm tutturarak tencereye vurmaya devam etti. Sonunda Sehun pes ederek yorganların arasından çıktı ve Hyejeong'a ölümcül bakışlar attı. "Bunun intikamını senden alacağım. Kimse Oh Sehun'un uykusunu bölemez."

Hyejeong olabildiğince sırıttı. "Sana da günaydın."

Sehun banyoya girdiğinde Hyejeong sırıtarak yeniden aşağıya indi ve aşağıdan gelen gürültünün sebebini anlamaya çalıştı. Suho meyve suyu karışımı hazırlamış Baekhyun'a içirmek için peşinden koşturuyordu.

"Yahu içmek istemiyorum dedim!"

"Sus bakayım aç ağzını. Bu çok yararlı."

Baekhyun Suho'dan uzaklaşıp "Içine bin tane şey koydun ne olduğu belli değil." diyerek yüzünü ekşitti.

Hyejeong, Suho'ya destek çıkarak "Baekhyun bugün turnuva var. Onu içip güçlü olman lazım." dedi.

Baekhyun dönüp Hyejeong'a baktı ve gözlerini devirdi. "Yemin ediyorum ebeveynim gibisiniz." Sonunda pes ederek Suho'nun elindeki garip yeşil renkteki karışımı içti. Bir kaç kez ağzını şapırdattıktan sonra "Tadı beklediğimden güzelmiş." dedi şaşkınlıkla.

Melez ϟ KampıWhere stories live. Discover now