xvii » warning

1.8K 171 100
                                    

| 17. Bölüm | (UYARI ~)

Suho arkasını dönmüş Baekhyun'a bağıracakken Baekhyun'u görünce afalladı. Baekhyun'un burnundan kanlar akıyordu.

Baekhyun, Suho'nun gözlerinin içine bakarak "S-Suho..." diye mırıldandıktan sonra yere yığıldı.

"Baekhyun!" Hyejeong hemen masadan kalkıp Baekhyun'un yanına koştu. Kendine gelmesi için yanaklarına hafifçe vurdu ama Baekhyun'dan tepki yoktu.

"Kaldırmama yardım et!" dedi Hyejeong, Suho'ya. Ancak Suho onu duymuyordu bile, şaşkınlıktan olduğu yerde kalakalmıştı. Baekhyun'un kanlar içindeki bedenine gözlerini kırpmadan bakıyordu.

"SUHO! Beni duyuyor musun?!" diye bağırdı Hyejeong. Suho gözlerini kırpıştırdı ve kendine geldi. Hemen Baekhyun'un yanına gelip koluna girerek ayağa kaldırdı. Hyejeong'da diğer koluna girdi ve beraber revirin yolunu tuttular.

Revire girer girmez Suho bağırdı. "LAY! LAY! Neredesin?!"

Lay perdeyle ayrılmış odasından çıktığında şaşkınlıkla onlara baktı. "Ne oldu böyle?"

"B-bilmiyoruz birden yere yığıldı," dedi Hyejeong telaşla.

"Şöyle yatırın," dedi Lay yatağı işaret ederek.

Baekhyun'u yatağa yatırdıktan sonra Suho, Lay'e döndü. "Onu iyileştirebilir misin?"

"Deneyeceğim," dedi Lay ve elini Baekhyun'un alnına götürdü. Ancak gücünü kullanmaya çalıştığı anda tir tir titremeye başladı ve bedeni ani ve büyük bir kuvvetle geri çekildi. Suho onu tutmasa odanın diğer ucuna fırlayacaktı.

"İyi misin?" diye sordu Suho hala Lay'i tutarken. Lay evet manasında başını salladı.

"Az önce ne oldu öyle?" diye sordu Hyejeong.

Lay ayakta durmakta zorlanıp Baekhyun'un karşısındaki yatağa oturdu. "Onu iyileştirmeme izin vermiyor. " diyerek başını salladı.

"İzin vermiyor mu? Ama o baygın halde! Nasıl izin vermez?"

Lay toparlanmaya çalışıp ayağa kalktı ve yeniden dokunmaya korkarak yavaşça elini Baekhyun'a uzattı. Bir şey olmayınca derin nefes aldı. Ardından Baekhyun'un göz kapağını kaldırdı. Baekhyun'un gözbebeği puslu bir beyaza dönmüştü.

""B-buda ne?" diye sordu Hyejeong ürkek bir şekilde.

"Sanırım bir çeşit transta..."

"Yapabileceğimiz bir şey yok mu?"

"Maalesef. Şu an için sadece daha fazla kan kaybetmesini engelleyebilirim. Gerisi Baekhyun'a kalmış... "

"U-uyandırsak?"

"Onu aniden uyandırırsak kalıcı hasarlara sebep olabiliriz. Kendi kendine uyanmasını beklemeliyiz," diyerek odadaki malzemeleri toplayıp Baekhyun'un yanına getirdi ve kan lekelerini silmeye başladı. Ancak o sildikçe Baekhyun'dan daha fazla kan geliyordu. Lay bezin birini Hyejeong'a uzattı. "Bunu burnuna tut. Kan durana kadar..." Hyejeong bezi alıp Baekhyun'un burnundan akan kanları temizledi, kanlar akmaya devam ettikçe yeniden silmeye devam etti. Suho ise bu manzaraya daha fazla dayanamayarak dışarı çıktı.

Lay, Baekhyun'un burnundaki bezi alarak "Yenisi getirsem iyi olur" diyerek odasına gitti.

Hyejeong dönüp arkasına baktı. Suho'nun çıktığını fark etmemişti bile. Tekrar dönüp Baekhyun'a baktı. Ağzından ve burnundan akan kanlar biraz hafiflemişti. Lay yeni bez getirene kadar Suho'ya bakmasını gerektiğini düşünerek ayağa kalkıp dışarı çıktı. Suho çadırın önünde ellerini saçına götürmüş başını öne eğmiş öylece dikiliyordu. Hyejeong yavaşça yaklaşıp elini Suho'nun omzuna koydu. Suho oldukça üzgün gözüküyordu, gözleri kızarmıştı.

Melez ϟ KampıWhere stories live. Discover now