xxix » persephone's pearls

1.3K 154 104
                                    

| 29. BÖLÜM| (PERSEPHONE İNCİLERİ ~)

"Ben Hades'im ve siz buraya başınıza neler geleceğini görmeye geldiniz. Hiç boşuna uğraşmayın... Ben istemediğim sürece bu kabustan uyanamazsınız."

"Bu da neyin nesi? Kendi rüyamdan istediğim zaman uyanamayacak mıyım?"

"Bu senin rüyan değil Apollon'un kahini. Bu benim size gösterdiğim bir rüya."

Baekhyun Hyejeong'u dürtüp "Ürkütücü ve ağlak versiyonun nereye gitti?" diye sordu. Hyejeong etrafına bakınırken ileride kayalıkların orada beyaz elbiseli, ona çok benzeyen ancak bir o kadar da benzemeyen halinin dikildiğini gördü. Yansıması ona bakıp birden kendini alevlerin arasına bıraktı. Hyejeong biraz önce kendini uçurumdan atlarken izlemişti ve olabilecek en garip şeydi. Baekhyun ise artık bu görüntüye alışmıştı. Rüyasında sürekli burayı görüyordu.

Hyejeong yansımasını aklından çıkarmaya çalışarak "Neden buradayız?" diye sordu.

"Neden burada olduğunu merak mı ediyorsun? Çünkü ben öyle istiyorum. Sana daha önce de söylemiştim Athena melezi, yeraltı dünyasına gelmeni istiyorum."

"Ama neden?"

"Güçlerini alabilmem için tabii."

"Ah seni üzmek istemem ama güçlerimi kimseye vermeye niyetim yok."

Baekhyun Hyejeong'un kolunu çimdikleyince Hyejeong "Ne?!" diye fısıldadı.

"Karşında Hades var. Ne bileyim biraz korkmuyor musun?"

"Sadece bir rüya. Ne yapabilir ki?"

"Neler yapabileceğime dair hiç bir fikrin yok Nymeria."

"Ben Nymeria değilim."

"Evet öylesin ve benim neler yapabileceğime dair fikrin yoksa... Bu ufak bir örnek olsun."

Hades'in elinde aniden kıskaçlı bir mızrak belirdi ve mızrağını Hyejeong'a doğru fırlatıp onu boğazından duvara yapıştırdı. Baekhyun ona yardım etmek için yerinden kıpırdadığı an Hades elini şıklattı ve birden iki tane ruh belirip Baekhyun'u kollarından tuttu. Hades havada süzülerek Hyejeong'un yanına geldi.

"Çok geçmeden yeraltı dünyasında olmuş olacaksın Nymeria. Ister kendin gelirsin ister zorla getirtirim. Sonuçta benim dediğim olacak. Bana karşı gelmeye çalışırsan başına neler geleceğini göreceksin. Şimdi gitmenize izin veriyorum. Ama sakın unutma, çok geçmeden burada olacaksın."

Hyejeong uzun bir süre nefessiz kalmışcasına derin bir nefes alarak yatağından fırladı ve boğazını tuttu. Sanki boğazı gerçekten iki uçlu mızrağın arasında sıkışıp kalmış gibiydi.

"Baekhyun... Baekhyun ile konuşmalıyım." diyerek telaşla üzerine bir hırka geçirip kulübesinden çıktı.

Telaşla yürürken yarı yolda karşısında Baekhyun'u görünce şaşırdı. "Acaba sende..."

"Benim gördüğüm rüyayı mı gördün?" diye tamamladı Baekhyun.

Hyejeong evet manasında başını salladı. "Ama bu çok tuhaf... Nasıl aynı rüyayı görebiliriz ki?"

"Çünkü o bir rüya değildi Hyejeong. Hades bize direk olarak mesaj yolladı. Seni yeraltında istiyor. Hemde en kısa sürede."

"Peki ne yapacağız?"

Baekhyun sıkıntıyla iç geçirdi. "Bilmiyorum. Hiç bilmiyorum. Suho'ya danışmamız gerek."

"Yarını beklesek iyi olacak. Saat gecenin dördü."

Melez ϟ KampıWhere stories live. Discover now