-Seni Geri Kazanmak mı? Oldu Bil!-

89.7K 7.7K 504
                                    

Seren yatakta dönerken bir anda elini sert bir nesneye hızla çarptığında gözlerini acı ile araladı. "Ahhh..." 

Keskin acı uykusundan tamamen uyanmasına neden olmuştu. Gözlerini tamamen araladığında bir an nerede olduğu ve neler yaşandığına dair anılar hafızasında yavaşça yüzeye çıktı. Yurttaki asma katın tavanına baktı ve nefesini bıkkınlıkla dışarı üfledi. Gözlerini ağır ağır kapatırken hayal kırıklığı ile dudakları kısılmıştı. "Kahretsin! Tüm bunların rüya olduğunu sanmıştım."

Bir türlü kurtulamadığı kâbusunun içine hapsedilmişti artık. İsteksiz bir şekilde yataktan kalktı. İki kızın yatağı da boştu. Acele ile saatine baktı. Neyse ki saat daha erkendi. Ders saatine zaman olmasına rağmen nereye gitmiş olabilirlerdi ki? Seren kendi kendine omuz silkerek merdivenlere yöneldi. Şu an bilgiden çok duşa ihtiyacı vardı. Kendini banyoya kapatıp sıcak suyu açtı. Bu kadar kötü olaya ve geleceğinin belirsizliğine rağmen ruh değişiminin tek bir güzel yanı vardı. Bütün gece deliksiz bir uyku çekmişti.

Aynanın karşısında uzun uzun kendine baktı. Daha doğrusu Asel'in bedenine. Eteğinin altına giydiği taytla güne hazırdı ama uzun, kızıl saçlara nasıl müdahale edeceğini bir türlü bulamıyordu. Saçlar başının üstünde yabani otlar gibi öbek öbek duruyordu. Kuşlar rahatlıkla yuva yapabilirdi. Zaten bu işkence yüzden kendi saçlarından kurtulduğuna sevinmemiş miydi? En sonunda düşünmekten vazgeçip, bileğinde bulunan siyah tokayla saçları tepeden topuz yaptı. Aynanın karşısında son kez durduktan sonra memnun bir halde yansımasından uzaklaştı.

Merdivenlerin altında yer alan dolabının kapağını kapattı. Oldukça huzurlu geçen bir gecenin sabahında odada hala Yeliz'i görememişti. Sanki onun bulunduğu yerden uzaklaşmak için özel bir çaba gösteriyordu. Fakat şarkı söyleyen Zehra'nın sesi duştan geliyordu. O giyinirken duşa girmiş olmalıydı. Onunla akşam konuşmak istemesine rağmen bir türlü fırsat bulamamıştı. Zehra'dan öğrenmesi gerekenler vardı. Kol saatine baktığında dersinin başlamasına kırk dakika olduğunu gördü. O çıkana kadar odada bekleme kararı aldı. Koltuğun kol kısmına yaslandığında cebinde taşıdığı fotoğrafı çıkarttı. Bir süre fotoğraftaki çocuğu inceledi. Bu çocuğu okulda görmemişti. Gerçi okulda sadece bir gün geçirmişti ve oldukça olaylı bir gündü. En azından sınıfında değildi bunu biliyordu. Duşun kapısı açıldığında bakışları oraya kaydı. Aklında onu çıkmaza sokan soruların cevaplarını bulmanın tek çözümü banyodan çıkmıştı. Zehra odanın ortasına adım attığında yaslandığı yerden doğruldu.

"Günaydın Zehra. Nasılsın?" Asel ince sesini her duyduğunda bedeninden bir titreme geçiyordu. Acaba onun bedenin de olmaya alışabilecek miydi? İçinden dua ederek alışmamayı diledi. Yoksa kızı kurtarmaya çalışırken onu manyak gibi gösterecekti.

Kız önce durdu. İri gözlerindeki hayreti andıran bakışlarla kızı süzdü. Birkaç saniye sonra cevap vermesi gerektiğini hatırlayarak kendini toparladı. "Gün.. Günaydın iyiyim." Sesi o kadar mırıltı halinde çıkmıştı ki Seren kulaklarının duymak için insanüstü bir özellik geliştirmesi gerektiğini düşündü. Onun da hala bu duruma alışamadığı açıkça ortadaydı. Acaba insanların ondan şüphelenmemesi için onlara kötü mü davranmalıydı? Bu okuldaki insanların duvarlarını aşmak Seren için oldukça zor olacaktı.

Seren konuşmaya başlamadan önce Zehra kaçamak bakışlarla ona baktı. Göz göze gelmeye korkar gibi bir hali vardı. "Sanırım bu normal arkadaş konuşmalarını alışmam zaman alacak." Konuşmasını mahcup bir gülümseme ile sonlandırdı genç kız. Seren'in düşüncelerini özetlemişti. Belki de göründüğü kadar saf biri değildi. Zehra elindeki havluyu havalanması için asarken cebinden tarağını çıkardı.

Misafir RuhWhere stories live. Discover now