(MR)Bölüm 16: Ebeveynlerimizi Seçme Hakkımız Yok!

74.5K 7K 802
                                    

Camları koyu filmlerle kaplı arabada Kutlu'nun yanına oturan Seren huzursuz bir şekilde kıpırdandı. Kutlu'nun babası ülkenin en korkulan mafyanın lideriydi. Nasıl olmuştu da ona anlatılan bu gerçeği unutmuştu? Adamlarda Kutlu'yu babasına götürmek için almaya gelmişlerdi. Yine de bu nasıl bir muameleydi böyle? Üstelik genç kızın bunların tam ortasında ne işi vardı? En azından onu hastanenin önünde veya herhangi bir sokakta bırakabilirlerdi. Burnunu kırdığı adam yanında kıpırdanınca Seren kollarını göğsünde bağladı. Bari bu adam yanında oturmasaydı. Seren nefesini bıkkın bir halde dışarı verdi.

"Tam bir aptalsın." dedi yanında oturan genç adam homurdanarak.

Seren hırsla dönerek ona baktı. Kutlu kollarını göğsünde kavuşturmuş, filmli camlardan hiçbir şey görünmemesine rağmen dışarıya bakıyordu.

Genç kız eklemleri acıdan zonklayana kadar yumruklarını sıktı. "Bana aptal demekten vazgeç." Asel'in sesini oldukça haşin çıkarmıştı. Demek ki bu kedicik görünümlü kızın kaplan misali sesi çıkabiliyordu. Evet bu sesi sevmişti. Kutlu'ya karşı bu ses tonuyla konuşmaya karar verdi.

"Ama aptalsın." Kutlu'nun saçma inadı Seren'in sinirlerinin sınırlarını zorlar olmuştu. Fakat ağzını açamadan önde oturan adamın telefonda konuşmaya başladığını duydu. "Tahmin ettiğiniz gibi. Evet efendim küçük beyi ve kız arkadaşını aldık."

"Ben kız arkadaşı değilim."

"O benim sevgilim değil." dedi ikisi aynı anda. Sonra nefretle birbirlerine bakıp kafalarını ters yöne çevirdiler. Bu onların yol boyunca son konuşmaları olmuştu.

Seren camdan dışarısını göremese de şehir dışına çıktıklarına emindi. Bu kadar uzun süre şehir içine gidiyor olamazlardı. Araba genç kızın düşüncesini doğrularcasına yarım saat kadar yol kat etmenin ardından duraksadı ama araba çalışmaya devam ediyordu. Belli ki bir kapıdan geçiyorlardı. Bu fikri desteklercesine araç yavaş yavaş ilerledi. Çok geçmeden yeninden yavaşladı ve bu sefer araç stop etti.

Adamlar tuhaf sayılabilecek kadar senkronize ve hızlı şekilde arabadan indi. Kutlu'da Seren'i umursamadan arabadan inmişti. Seren kapıyı onun için açan adama aldırmadan arabadan indi. Kutlu onun indiğini gördüğünde arabanın arkasından dolaşıp kızın yanına geldi. Yüzü oldukça endişeli görünüyordu. Dudakları gerilmiş. Şakağında ki damarlar daha görünür olmuştu.

Kızın kolundan sıkıca tutup kulağına eğildi. Ilık nefesi kızın kulağını okşuyordu. Seren istemsizce titrediğini fark etti. "Asel, ne olursa olsun asla o çeneni açma." dedi ve kıza konuşma fırsatı vermeden içeriye girmek için yürüdü. Seren'de sıkılı yumruklarını iki yanda sallayarak peşinden yürüdü. Bu adamı korumak istediği için kesinlikle aptal olmalıydı. Ah! O burnunu her işe sokmak zorunda mıydı sanki?

Yer yer karın olduğu bahçeden geçerek binayla karşı karşıya kaldı. Villa, Seren'in tahmin ettiğinden daha büyüktü. Giriş kapısından girer girmez kırmızı halının serili olduğu merdiven onları karşılıyordu. Bu geniş basamaklardan isterse 6 kişi yan yana rahatlıkla çıkabilirdi. Bu tarz yapıların sadece filmlerde kullanıldığını düşünürdü. Ya da hayalini dahi kurmadığı zengin insanların evinde. Seren inceleyen bakışlarını yavaş yavaş kaldırdığında merdivenin en üst basamağında orta yaşlı ve insanı şaşırtacak derecede Kutlu'ya benzeyen bir adamın dikildiğini gördü.

"Merhaba baba." dedi önünde dikilen Kutlu alaycı bir sesle. Baba kelimesini iğrenç bir şeymiş gibi telaffuz etmişti. Adam ise bir süre ona bakıp ardından sanki kimse konuşmamış gibi dönerek gözden kayboldu. Kutlu kendi kendine gülümsedi. Bu davranışa ilk kez şahit olmuyordu anlaşılan.

Misafir RuhWhere stories live. Discover now