(MR)Bölüm 30:Cehennemin 7. Katında Akşam Yemeği!

73.6K 6.2K 1.4K
                                    

Kafeteryada ders çalışmak için toplanan Ulaş, Kutlu ve Seren birbirlerine gergin bir şekilde baktı. Ortamın vermiş olduğu gerginlik yüzünden Seren havada ki elektrik akımını hissedebiliyordu. Genç kız bu gerginliğin kaynağına bakışlarını çevirdi. Adam diğerlerine ne yaptığını umursamadan masada rahatça oturmuş, bir kutu çikolatalı sütü höpürdeterek içiyordu.

Görkem'in neden onların yanına gelmesine Seren anlam verememişti. Fakat genç adamın diğerlerinin sabrını zorladığını görebiliyordu.

Genç kız ellerini birbirine vurarak iki adamın dikkatini kendine çekti. "Haydi başlayalım artık." dedi Seren sessizliği bozabilmek adına. Oturdukları yarım saat boyunca kimse tek kelime etmemişti ne de olsa. Coşkuyla kitabını karıştırmaya başladı ama diğerlerinde hala hareket yoktu. Kutlu bacağını hızla sallarken - ki bu onun gergin olduğunu gösteriyordu- Ulaş nefesini dışarı üfleyerek genç adama döndü.

"Senin grubun yok mu?" Ulaş, Görkem'e soru sorarken sesini sakin tutmaya çalışıyordu.

Genç adam pipeti ağzından çıkarıp "Var." dedi ve sütü içmeye devam etti. Aslında kutu da ki süt çoktan bitmişti. Sadece höpürdetme sesleri duyuluyordu.

Ulaş'ın alnındaki damar sinirden atmaya başlayınca Seren masadan hızla kalkıp Görkem'i kravatından tuttu. "Sanırım sana bir şey söylemeyi unuttum" diyerek yürümeye başladı ve peşinden sürükledi.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" diye sordu Seren Ulaş ile Kutlu'dan konuşmalarını duyamayacak kadar uzak kaldıklarında. Saklandıkları duvarın yanından masa da sessizce oturan adamlara baktı. İkisi de hala oradaydı. Seren bu gruba girmek için kölelik bile yapmıştı ve not ortalamasına etki edecek adamlarla olmasını hiç kimse engelleyemezdi.

Bu kişi Görkem olsa bile.

Görkem umursamaz bir tavırla omzunu silkti. "Sadece süt içiyordum."

Genç kız gözlerini devirerek ona bakmaya devam etti. "Onu demiyorum." Seren sinirine hakim olmaya çalışsa da tıslayarak konuşmuştu. İşaret ve baş parmağıyla burnunu kemerinden sıktı. Görkem'i kırmak istemiyordu ama Ulaş ve Kutlu'dan da uzak duramazdı. Asel'e en çok sinir olan insanlardan ikisiydi. Üstelik Gülperi hazır okulda yokken onların yanında olmak için elinden geleni yapıyordu. Onun yokluğu ilk zamanlarda  genç kızı rahatsız etse de sonrasında memnun olmuştu. Ayak altında olmayınca işlerini kolaylıkla halledebiliyordu. Ama bazen neden ortalıktan kaybolduğunu düşünmeden edemiyordu. Seren derin bir nefes alıp aklında ki düşüncelerden arındı.

Görkem, biraz uzaklarında duran çöp kovasına, kutuyu basket yaparak attı. Yüz ifadesi ciddileşmişti. Şimdi onu çocuğa benzetmek zordu. Ciddi olduğu her an yaşından büyük görünüyordu.

Yapacağı itiraftan dolayı genç adamın yüzü kızarmış, başını öne doğru eğerek konuşmaya başlamıştı. "Onlardan hoşlanmıyorum. Senin onlarla yalnız başına olmandan ise nefret ediyorum." Ayağıyla görünmez bir taşla oynuyormuş gibi hareketler yapıyordu. Yeniden afacan bir çocuğa dönmüştü ve onun bu hali Seren'in anaç duygularını su yüzüne çıkarıyordu.

Seren genç adamın haline gülümsedi. Demek onun için endişeleniyordu. Kalıplı bir adamın görüntüsüne rağmen bu kadar duygusal olması kimseyi dış görünüşüne göre yargılamamak gerektiğinin bir kanıtıydı. Asel böyle bir arkadaşı olduğu için gerçekten şanslıydı.

"Merak etme Görkem. Onlar tahmin ettiğin kadar kötü değil. Daha doğrusu benim kadar kötü değil. Onların hakkından gelebilirim." Seren, Asel'in görünmeyen kasını sıkarak Görkem'e gösterdi.

Misafir RuhWhere stories live. Discover now