(MR)Bölüm 39: Kutlu mu? Görkem mi?

70K 5.9K 752
                                    

Seren gözlerini tanıdık tavanın sergilediği manzaraya araladığında bedeninden bir ürperti geçti. Beyaz tavanın pürüzsüz yüzeyine bakarak kendini sakinleştirmeye çalıştı. Otelde odasında olmalıydı. Üstünde yattığı gergin çarşafı ve vücudunu saran yorganın katmanlarını hissedebiliyordu. Şimdi burada olsa da gözlerini kapatmadan önce başka beyaz manzaraya baktığını hatırlıyordu.

Soğuk ve ıslak bir beyazlık.

Genç kız derin bir nefes aldığında vücudunda ki kaslar ona ağrıyla cevap verdi. Bütün kasları zonkluyor ve ona kötü davrandığı için resmen Seren'e işkence çektiriyorlardı. Genç kız birden aklına gelen düşünceyle irkildi. Hemen uzuvlarını kontrol etti. Bütün parmakları ve uzuvları yerinde gibi görünüyordu. Rahat bir nefes aldı. Eğer bedene bir zarar verseydi Asel'e nasıl açıklama yapardı?

Düşüncelerin etrafında bakışlarını odaya çevirdi. Yalnız olmadığını hissedebiliyordu. Yanında nefes alan biri vardı. Bakışlarını yatağının yanına diktiğinde onu daha önce hiç endişeliyken görmediği Yeliz'i fark etti.

"Asel iyi misin?" Diye fısıldadı genç kız. Sanki yüksek sesle konuşmak kıza zarar verecekmiş gibi temkinli konuşuyordu. Bakışları korku ile ardına kadar açılmıştı. Seren, ona her zaman mesafeli davranan kızın kendisi için endişelendiğini görünce gerçekten de ölümden döndüğünü anladı. O soğuk ormanda donup ölmekten son anda kurtulmuştu. O da kendisine iyi olup olmadığını sordu. Vücudu ağrıyordu ama iyiydi. Yine de onu rahatsız eden bir şeyler vardı ruhunda. Sanki bin parçaya bölünmüş gibi acıyordu. Dışarı çıktığı gece ne için soğuya atıldığı geldi aklına ve birden gözleri ardına kadar açıldı.

O Kutlu'yu aramak için dışarı çıkmıştı.

Korkuyla nefesini içine çekti. "Kutlu" diye fısıldadı aralamakta zorlandığı dudakları ile. Bir yandan yataktan doğrulmaya çalışıyordu. Onun iyi olup olmadığını bir an önce öğrenmeliydi.

Tanrım. İyi olsun lütfen. İyi olsun yalvarırım.

Yeliz'de hemen doğrulup, despot bir hemşirenin yüz ifadesini takınarak kızı omuzlarından yatağa bastırdı. Seren ona karşı koyamamıştı çünkü kasları onun emirlerine kulak asamayacak kadar yorgundu. Genç kız yatağa yeniden yatınca Yeliz ona hüzünle gülümsedi.

"Asel yatar mısın. Kutlu iyi, az önceye kadar buradaydı. Onun hiçbir şeyi yok. İntihar etmeye de kalkmadı. Gülperi sana ölümcül bir oyun oynadı ve az kalsın başaracaktı da." Dedi ve başını sağa sola salladı. Sanki aklına gelen hayali kötü sonuçlardan kurtulmaya çalışıyordu. Sesinde ki endişe Seren'in de yaptıklarını aklına getirdi. Neden bu kadar aptal davranmıştı ki? Ama o an Kutlu'nun başına bir şey gelecek korkusuyla nasıl mantıklı davranacaktı?

Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Gülperi'nin, o özürün intikamını alacağını bilmeliydi. Şimdi saklandığı köşe de Asel ölmediği için kendini yiyor olmalıydı. Bu kız gerçekten sınırlarını bilmiyordu. Ama suçun büyük kısmıda kendisindeydi. Öyle çok kendi derdiyle boğulmuştu ki çevresinde ki tehdit unsurlarını görmezden gelmişti. Bu durum ona büyük bir ders olmalıydı.

Ama hala içinde onu durmadan kemiren bir şey daha vardı. Bunu kendi başına çözemezdi. Arkadaşına bakıp, aklında ki soruyu sordu.

"Beni kim buldu peki?" Sesi boğazından hırıltılı çıkmıştı.

Yeliz eşofmanının fermuarı ile oynuyordu. Yüzünde ki endişeli ifade yerini gerginliğe bırakmıştı. Normalde duvar gibi olan ifadesi bu gün kolay okunuyordu. Yaşanan olayın hala şokunu yaşıyor olmalıydı.

Misafir RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin