(MR) Bölüm 14: Kimse Göründüğü Gibi Değildir

80.2K 6.8K 670
                                    

Seren yurttaki yoklamanın bir an önce geçmesini diliyordu. Yumruklarını sıkmış kapının önünde dikilirken nöbetçi öğretmenin sayım yapmasını bekliyordu. Bu okul lüks bir yer ve seçkin öğrencilerin adresi olabilirdi ama aynı zamanda zengin ailelerin uslanmaz çocuklarını gönderdiği bir nevi islah eviydi. Bu yüzden yoklama gibi birçok disiplin kuralları sıkı bir şekilde uygulanıyordu. Genç kız sabırla beklemeye çalıştı.

Yanında dikilen Zehra ise boş gözlerle duvara bakıyordu. Seren hala onunla konuşmadığın fark etti. Ama şimdi konuşmaları durumunda odada olan Yeliz de her şeyi duymuş olacaktı. Başını sağa sola salladı. İlk önce duş almalı ve akşamın izlerinden bir an önce kurtulmalıydı. Yoklama işi biter bitmez hemen kendini banyoya attı. Kıyafetlerini üzerinden sökercesine çıkardı. Sıcak suyu açmış, banyonun içerisinin buhar olmasına neden olmuştu.

Suyun altına girdiğinde gözlerini kapadı. Sakin kalmalı ve kafasında ki o rahatsız edici anıları silmeliydi. Rafta duran duş jelini alıp life bolca döktü ve boynunu yıkamaya başladı. Adamın nefesi sanki hala boynunda dolaşıyordu. Gözlerinin önüne gelen anıyla daha hızlı boynunu yıkmaya başladı. Evet, teknik olarak onun boynu değildi ama yaşanılanları ruhunun derinliklerinde hissetmişti.

O adamla bir daha karşılaştıklarında ona yumrukların tadına baktıracaktı.

Seren duştan çıktığında havluyla uzun saçlarında ki ıslaklığı almaya çalışıyordu. Oda da ki ışıklar kararmıştı. Tahmin ettiğinden daha uzun süre duş alıyor olmalıydı. Havlu boynuna sürtünce birden irkildi. Çok fazla yıkamaktan o bölgeyi tahriş etmiş olmalıydı. Odada yanan gece lambasının ışığında merdivenlere doğru ilerlemeye çalışırken solunda oluşan hareketlilikle yerinden sıçradı. Merdivenlerin korkuluğuna tutunup son anda düşmekten kurtulmuştu.

"Seni korkuttuysam özür dilerim."

Seren, karanlıkta koltukta oturan Zehra'ya baktı. Kalbi o kadar hızlı atmaya başlamıştı ki o sakinleşene dek konuşamadı. O sırada genç kıza bakmayı sürdürdü. Zehra pijamaları ile koltukta oturuyordu. Bacaklarını kendine doğru çekmiş ve kollarını dizlerinin etrafına sarmıştı. Bakışlarını görmese bile onun düşünceli olduğunu anlayabiliyordu.

Seren sonunda konuşacak duruma geldiğinde merdivenden uzaklaşıp Zehra'ya doğru ilerledi. Koltuğun diğer ucuna geldiğinde çekimser bir şekilde dikildi.

"Yanına oturabilir miyim?"

Zehra bir süre tek kelime etmeyip ardından sadece omuz silkti. Seren koltuğun ucuna oturduğunda derin bir nefes aldı. Onunla konuşmak için bu kadar zaman beklememeliydi.

"Ben üzgünüm." dedi Seren fısıltıyla. Muhtemelen Yeliz uyuyordu ve onu uyandırmak niyetinde değildi.

Zehra başını sağa sola salladı ama hala direk karşıya bakıyor, Seren ile göz teması kurmuyordu. "Hayır üzgün olmanı gerektirecek bir durum yok." dedi ve kollarının tutuşunu daha da sıkılaştırdı.

"Ama seni kötü duruma düşürdüm. Hem de.." Sevdiğin adamın önünde diyecekti ama dudaklarından kelimeler dökülemedi. Evet istemeden de olsa Görkem'in önünde Zehra'yı komik duruma düşürmüştü.

Zehra tekrar başını sağa sola salladı. "Senin yaptığına başka bir kız maruz kalsaydı ne yapardı biliyor musun?" diye sordu gözleri yaşlarla dolu genç kıza bakarak. Yüzünde hafif bir tebessüm oluştu. "Gülerdi. Hem de kahkahalarla. Kendine güveni olan bir kadın bunu yapardı ama ben ne yaptım? Utandım ve durumu daha beter hale getirdim."

Seren dudaklarını sımsıkı  birbirine bastırarak genç kızı izledi. Nemli saçları kucağına düşünce onları havluyla sardı.

"Yanılıyorsun." Seren sakince konuşmaya başladığında Zehra ona tekrar baktı. "Kendine güvenen herhangi bir kadın sevdiği insanın önünde saçmalayabilir. Bu sadece kadın içinde değil herkes için geçerlidir." Havluyu iyice sıkıştırıp ellerini kucağında birbirine bastırdı. "Önemli olan sevdiğin insanın sana bu durumda nasıl davrandığıdır. İşte o zaman sana sevgini hak edip etmediğini gösterir."

Misafir RuhWhere stories live. Discover now