(MR)Bölüm 32: Kalabalıkta Kusuru Olanın Tenhada Özrü Olmaz.

72.3K 5.9K 506
                                    

Seren odasına geldiğinde Zehra ve Yeliz'i görmemiş olmasına sevinmişti. Kimseye bir şey anlatacak ruh hali içerisinde değildi. Artık emanet yaşantısında taşıdığı endişeleri vardı.

Mesela Kutlu gibi.

Ya da genç kızın bedeninde uyanma ihtimali olan Asel gibi.

Seren yastığına başını koyduğunda hayatında hangi noktada hata yaptığını düşünmeye başladı. Bir yerlerde büyük bir yanlış yapmış olmalıydı ki bu yaşadıkları başına gelmişti.

Sonuçta kaç insanın ruhu başka bedenlere geçiyordu ki? Yine de bu konuda felsefe yapamayacak kadar uykusu vardı. Bu yüzden esnerken yorganı üzerine çekti ve kendini uykunun sıcak kollarına bıraktı.

Sabah gözlerini açtığında başında inanılma bir ağrı vardı. Yaşanılan sarsıcı geceden sonra zaten sakin bir sabaha uyanmayı beklemiyordu. Elini saçlarının arasına soktuğunda köklerinden saçlarını çekip ağrısını dindirmeye çalıştı. Sanki biri kafasına durmadan vuruyordu.

Tak. Tak. Tak.

Seren yataktan başını tutarak doğrulduğunda aslında sesin başından değil odanın kapısından geldiğini fark etti. Kızların ikisi de yataklarında uyuyordu. Yan tarafında ki yatakta olan Zehra gözlerini aralayıp komodinin üzerinde el yordamıyla gözlüklerini buldu.

"Pazar sabahı kapımızdan ne istiyorlar?" Söylenirken gözlüklerini takmış ve yatağından doğrulmuştu. Seren onun kalkmasına müsaade etmeden kendi hemen doğruldu. Fakat ayaklarına basar basmaz hissettiği acı beynini uyuşturmuştu. Yüzünde ki ifadeyi Zehra anlamadan ifadesizleştirirken yürümeye devam etti.

Kapı durmadan çalmaya devam ediyordu. Babası yanında olsa alacaklı gibi çaldığını söylerdi. Seren düşüncelerinden sıyrılmak için başını sağa sola salladı. Şuan ailesini düşünemezdi. Asel Demir olmaya odaklanmalıydı. Ailesinin yanına en kısa zamanda dönmenin tek yolu buydu.

Oda kapısını araladığında nöbetçi öğretmen olan Şeyda hoca ile karşı karşıya geldi.

Seren kadının kapılarında oluşundan dolayı şaşkın bir halde gözlerini kırpıştırdı. Pazar sabahı kapılarını çalmasının ne gibi bir sebebi olabilirdi ki? "Hocam bir sorun mu var?" Diye sorarken ağırlığını daha az acıyan ayağına geçirdi. Sargılı olmalarına rağmen onu zorluyorlardı. Bir daha onca yolu çıplak yürümemesi gerektiğini beynine kazıyacak kadar acıyordu ayakları.

Şeyda hoca gülümseyerek kıza baktı. "Müdür beyin odasından çağrılıyorsun. Acil."

Genç kız hocasına konunun ne ile ilgili olduğunu sorsa da hocanın bu konuda bir bilgisinin olmadığını öğrendi. Onun yalan söyleyip söylemediğine emin olamasa da hemen gideceğini söyleyerek kapıyı kapattı ve hemen halsiz bir şekilde arkasına yaslandı.

Acaba neden çağrılıyordu?

*********

Seren hemen siyah eşofmanını ve beyaz tişörtünü giydi. En zoru ayaklarını spor ayakkabılara sokmaktı. Ama bağcıklarını çözerek elinden geldiğince ayaklarının rahatlamasını sağladı. Müdürün odasına gitmek için hazırdı ama ayaklarına öyle zor basıyordu ki bu hızla anca öğle saatlerinde adamın odasına varabilirdi. Yine de dişini sıkarak elinden geldiğince hızlı yürümeye çalıştı.

Misafir RuhWhere stories live. Discover now