(MR)Bölüm 33:Kaderin Her Zaman Kendi Planları Vardır

71.1K 6K 836
                                    

Seren gördüklerinin gerçek olup olmadığına emin olabilmek için gözlerini kırpıştırdı ama karşısında ki sahne yine de değişmedi. Hala beş tane adam ortalarına aldıkları birini öldüresiye dövüyordu. Adamdan çıkan kan sokakta her yere yayılmıştı. Beyaz karın üzerinde ki kan damlaları yakut misali parlıyordu. Gerçi genç kız için yoğun bir kan öbeğinin olmaması, adamın hayati tehlikesinin olmadığının göstergesiydi.

Tabi eğer iç kanama geçirmiyorsa.

Seren karşısında ki manzaraya bir şekilde müdahale etmesi gerektiğini biliyordu. Bu yüzden hızlıca telefonuna sarıldı ama o kadar gerilmişti ki anın vermiş olduğu dikkatsizlikle elinde tuttuğu telefonu yere düşürdü. Dayak seslerinden aykırı oluşan ses, sokakta yankılandı ve birden atılan yumrukların ve tekmelerin çıkardığı ses kesildi.

Adamlar genç kıza bakıyordu.

'İşte şimdi sıçtım.'

Beş kişinin içinden bir adam öne doğru bir adım attı. "Sende kimsin?" diye sordu. Kalabalığın arasında en iri olan adamdı. Siyah uzun, kirli saçları ensesinde paket lastiği ile toplanmıştı. Sadece yüzüne bakmak bile adamın tehlikeli biri olduğunu gösteriyordu. Seren aptal biri değildi. Evet, kendini savunacak kadar güçlü ve dövüşte her zaman zekasını kullanan biriydi ama bile bile de kavgaya girmeye niyeti yoktu. Yavaşça geri adım attığında diğerleri de dövdükleri adamı bırakıp ona doğru tamamen döndü.

"Sana kim olduğunu sordum." Diye sorusunu yineledi adam. Bu sefer daha tehditkar ve ağdalı bir sesle konuşmuştu. Seren o an burada karşılaşacağı tehlikenin sadece dayak yemek olmadığını anladı. Kesinlikle adamın niyeti iyi değildi. Genç kız o an kendini kaçma durumunda adamlardan nasıl korunacağıyla ilgili plan yaparken buldu.

"Ben... Ben sadece buradan geçiyordum." dedi sakin bir ses tonuyla. "Sizi görmedim ve kim olduğunuzu bilmiyorum." derken yerde yatan halsiz adama gözleri kaydı. Orada öylece kendi başına bırakmak ne kadar doğruydu emin değildi. Fakat bunca adama karşıda fazla şansı yoktu. Üstelik kendi bedeninde olmaması da onu kısıtlıyordu.

Adam onun konuşmasına karşılık yarısı siyaha dönmüş dişlerini sergileyen bir gülümseme takındı. "Kim olduğumuzu sana anlatmayı çok isteriz." adamın eli kemerinin kenarında oyalandı. Seren'in ise midesi bulanmaya başlamıştı. Bu pisliklerin bu işi ilk defa yapmadığını anlaması genç kız için güç değildi. Damarları öfke ile dolarken yumruklarını sıktı. Tam o anda alanın ortasında yatan kişi kımıldandı. Bir şey demesine rağmen genç kız duymamıştı. Adamlardan zayıf olanı önüne düşen saçlarını geriye iterek , yerde yatan adamın yanına diz çöktü.

"Ne dedin?"

Adam, biraz daha eğildiğinde diğerleri de onlara döndüler. Seren onların dikkatlerinin dağılmasını fırsat bilerek yerde düşürdüğü telefonunu aldı ve hemen polisin numarasını tuşladı. Açıldığını gördüğünde ise adamlara yöneldi.

"O adama ne yapacaksınız?" Seren elinde ki telefona çaktırmadan baktığında görüşmenin hala devam ettiğini gördü. Polisler onları mutlaka bulurdu. Bu yüzden elinden geldiği kadar konuşmasına devam etmesi gerektiğini biliyordu. Adamlardan yerde olanı kıza baktı.

"Aslında bu akşam dayak yemek için bize sataşan kişi bu adamın kendisiydi." Dedi artık liderlerini olduğunu düşündüğü uzun saçlı adam. Onun dışında kimse konuşmaya yeltenmiyordu.

Misafir RuhWhere stories live. Discover now