on│papatya│

159K 8.2K 1.2K
                                    



Bölüm sizlerle. Umarım severek okuyacağınız bir bölüm olmuştur. Şayet ben çok severek yazdım. Artık bir şeyler yerine oturmaya da başladı. Olacaklara hazırlayın ama kendinizi, fena şeyler bekliyor bizi :D

Bölüm Şarkısı: Raviş - Güzel Kadın

Multimedia;

Multimedia;

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

▬▬▬▬▬▬▬  

Elindeki sürahide bulunan suyu, camının önündeki saksıları sulamak için kullandı Deran. O saksılara en sevdiği çiçeği, papatyayı dikmişti. Papatya kadar güzel şey yoktu bu dünyada onun için. En pahalı çiçekler bile papatyayla aşık atamazdı. Papatya kadar değerli olamazlardı da ayrıca.

Güne iyi hissederek uyanmıştı garip bir şekilde. Fakat günün ilerleyen saatlerini ve getirilerini hayal etmeye çalıştıkça karamsarlık çöküvermişti üstüne. Aklına mesajlaşma geldikçe hâkimiyetini yitiriyordu bedeni üzerindeki. Bütün sinir uçları uyarılıyordu adeta. Dengesizliğine sövecekti sövmesine de, uygun kelimeyi bulamıyordu ki bir türlü.

"Paşazademize bak sen hele," dedi kendi kendine yeniden dayanamayarak. Dünden beri söylenip duruyordu zaten. "Alışverişe çıkacakmışız. Bak sen, emredersin ya!"

Bir diğer saksıya geçtiğinde, diğerlerine de yaptığı gibi önce papatyasını okşadı. İçindeki sevgiyi ilmek ilmek işledi güzelliğinin kalbinde taht kurduğu çiçeklerini. Ardından suyunu verdi, merhamet ile.

"Sen gel dediğinde gelecek, git dediğinde gidecek miyim sürekli ben? Oyuncağın mı sandın sen beni?" derken sinirlenip elini beline koydu ani bir şekilde. Ardından karşıdan görünen heybetli dağlara dikti gözlerini. "Şu dağlar kadar yıkılmaz olsan kaç yazar be ağa, benim karşımda ateş olsan cürümün kadar yer yakarsın!"

Eline yeniden aldı suyunu ve bir sonraki saksıya geçti. Fakat söylenmeye tam gaz devam etmekten alıkoyamadı kendisini.

"Bir de demez mi Piran Kızı!" Önüne gelen saç tutamlarını hırsla geriye attı. "Sen her gel dediğinde gelmek zorunda mıyım ben ağa?"

"Evet!"

Duyduğu sesle önce irkilip daha sonra da olduğu yere mıhlanırken, sürahiyi tutan eli havada asılı kaldı. Gözleri zaman aktıkça genişledi. Burnundan vücudunun içine süzülen oksijeni hissetmesine neden olurcasına yavaşladı sanki dünya o an. Çünkü bu ses, yüreğine kızgın ateşler salan Afran Bejindar'dan başkasına ait değildi!

Korku ile alt dudağını ısırırken, konuşmanın yalnızca cevap verdiği kısmını duymuş olması için içten içe dua etmeye başladı. Sanki o kısım da çok masummuş gibi... Ardından sanki her şey çok doğalmış gibi kendine çekidüzen verdi ve arkasını döndü korkusunu bastırmaya çalışarak.

AĞA [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now