BÖLÜM:31 "YAKARIŞ"

9.2K 414 254
                                    

BÖLÜM:31 "YAKARIŞ"

Satır arası yorumlar yapar mısınız benim her şeylerim..

Kalbime nakış edilen duyguların ipliği bağlanmıştı duygularıma. İlmek ilmek işlenen, kabzasını ruhuma dayamış kalbimin atışları esiyordu rüzgarda.

Şimdi ise duygularıma bahşetmiş olduğum ipliği kendi ellerimle sökmek zorunda kalıyordum.

Saçlarımın uçları geçmişimin aynasına düğümlüydü.

Telefonu kapattıktan sonra, içimde biriken neşe dolu krizi dışarıya savurmamak için verdiğim uğraş bir hayli beni zorlarken, dolaptan kot pantolon, kazak ve spor ayakkabıları alarak hızlıca giyindim.

Sırt çantamın içine telefonu koyup, saçlarımı at kuyruğu yaptığımda kapıyı yavaş ve dikkatlice açtım. Saat geceyi geçiyordu. Herkesin uyuduğuna emin olsamda korumaların saatleri sık sık değişiyordu. Tuna'nın sürekli kapıda koruma tuttuğunu biliyordum.

Odadan dışarı çıkıp etrafa dikkatlice bakarken kimsenin olmaması ile rahat bir tavır almıştım. Alt kata indiğimde koridorun sonuna doğru geldim. Burası yalının aşağıdan denize bakan odasıydı ve yere çok yakın bir mesafedeydi. Camı açıp kendimi dışarı attığımda fazlasıyla iyi gidiyordum.

Şu anda tek sorun boyumdan büyük bir duvarın olmasıydı ama bunu da köşede duran tuğla benzeri taşları üst üste koyarak geçme umudundaydım. Dediğimi yaparak taşları üst üste koyduktan sonra duvardan geçtim.

Özgürdüm.

Zincirlerim bu evde kalsada, kısa süreliğine özgür olmayı tercih etmiştim.

Bu saatte buralardan minibüsün kalmayacağını bildiğimden, ilk defa Tuna'nın verdiği bir şeyi kullanacaktım. Yola çıkarken bir yandan da yalıdan uzaklaşmaya çalışıyordum. Korumaların beni görmesinin olasılığını düşünmek bile istemiyorum.

Geçen taksiye durması için işaret yaptığımda biraz ötemde durması ile hemen arabaya binmiştim. Taksiciye Balın'ın bana attığı konumu anlatırken, kalbimin sürekli hızlı hızlı atıp boğazımı düğümlediğini hissediyordum.

Yarım saatin ardından geldiğimde taksiciye parayı ödeyip arabadan indim. Bu heyecanım her şeye gölge düşürüyor kalbimi attırıyordu. Ev tam karşımdaydı. Göz bebeklerim yuvalarındsn çıkacak gibiydi. Atıl'ın evinr ne zamandır gelmiyordum. Onun kokusunu çekmiyordum. O kadar çok özlemişim ki hasretine saklı kalmıştım sanki.

Eve doğru yürüdüm ve heyecandan titreyen parmağımı harekete geçirerek zile bastım. Bir kaç dakikanın ardından kapı açıldığında, Balın beni karşılamıştı.

"Hoşgeldin," dediğinde ona karşılık vererek içeriye doğru girdim.

Evin geneline bir an bakarken salonun ufak tefek dağıldığını gördüm. Atıl koltukta yatmış, yanında bir kaç içki şişesiyle dururken, uyuduğunu gördüm. Andaç da tam dibinde oturuyor ve telefonla uğraşıyordu. "Ne oldu burada?" Diye sorarken, bir yandan da koltuğa oturuyordum.

"Biz Andaç'ın evinde duruyorduk," dedi Balın koltuta yanıma otururken. "Sonra Atıl elinde içki şişeysiyle sarhoş bir halde kapıya dadandı. Bizde mecburen onu buraya getirdik."

"Gelmene gerek yoktu." Andaç telefondan başını kaldırmadan sarf ettiği cümlede kalbim burkulmuştu. Bana bu kadar acımasız yaklaşmasını anlasamda, söylediklerinin ağırlığı kalbime basıyordu.

"Andaç," diye konuştu Balın uyarır bir sesle.

"Anlıyorum," diye söylendim Andaç'a bakarken. "Bu hal ve tavırlarında haklısın ama.."

İLİKLENMİŞ RUHLAR #WATTYS2018Where stories live. Discover now