§ Üç §

33.3K 1.3K 449
                                    

  Rüyamda bir sürü yemek görmüştüm. O kadar aç hissediyordum ki; hepsinden yiyordum. Sonra doyuyordum ama obez oluyordum. Saçma rüyalar görmekte üstüme yoktu sanırım.

  Anka, ben ve yeni oda arkadaşımız kahvaltı ediyorduk. Kız İspanyoldu ve güzeldi. Arada İspanyolca konuşsa da İngilizcesi fena değildi. En azından anlaşabiliyorduk. Gerçi İngilizce konuşamadığı yerde ben İspanyolca konuşuyordum. Tabii ardından Anka'ya bir açıklama yapmak zorunda kalıyordum, orası ayrı.
  Kızın ismi Angela'ydı. Bu sabah görevli bir öğretmen tarafından bizim odamıza gönderilmişti. Sanırım eğitime bir gün sonradan katılmıştı ve boş odalardan birine atılmıştı.

"Biraz hızlı yesene." diye mırıldandı Anka. Ona döndüm ve tabağımı işaret ederek, "Bitti." dedim. Fakat o huzursuzca kıpırdanıp Angela'yı işaret etti. İşaret parmağımı dudağıma götürüp sessiz olmasını söyledim. Anlarsa ayıp olurdu ve ilk günden üç aylık oda arkadaşıma mahcup olmak isteyeceğim son şey bile değildi.

On dakika boyunca ben Anka'yla sohbet etmiştim ve sonunda Angela, "Let's go!" dediğinde kalkmıştık. Biraz yavaş yemek yiyordu ama onu bizim gibi yapabilirdik sanırım. Çünkü Anka'yla ilk tanıştığımda ben de yavaş yemek yiyordum. Fakat sürekli onu gördüğüm için bir süre sonra hızlı yemeye başlamıştım. Anka bana dönüp içimdekileri okumuşçasına, "Onu bana benzetmemiz lazım." dediğinde gülümseyerek onayladım. Angela anlamamıştı, açıkçası anlatmak istemiyordum. Daha fazla konuşmadan odaya yürüdük. Anka duşa gireceğini söyledi ve havlusunu alıp gitti.

"Ne yapacağız?" diye sordum Angela'ya.

"Bilmiyorum." Eline telefonunu aldığında konuşmak istemediğini anlayıp yatağıma yayıldım. Madem dil kursuna geliyorsun konuşacaksın kardeşim. Ben de anneme çok yalvardım ama gönderdi. Üstelik kendisi de Fransa'ya gitti. Ve hâlâ birkaç yılla abimin torpilli olduğunu düşünüyorum. Bir haksızlık durumu söz konusu!

"Sıkıldım." İşte böyle bana kalırsın Angela'cığım.

"Ben de. Biraz eğlenceli şeyler yapalım." Sinsice gülümsediğinde aklına değişik şeylerin geldiğini anladım. Bu kız ne yaşıyordu Allah aşkına?
Anka beni bu kızla daha fazla yalnız bırakma, lütfen!

"Mesela?" dediğinde dikkatimi ona verdim. 'Bilmiyorum' dercesine omuz silktim. O sırada banyonun kilit sesi duyuldu ve Anka çıktı. Hızlı duş alması işime gelmişti. Biraz daha geç kalsa Angela'nın değişik planlarına maruz kalabilirdim.

"Ne planladınız?"

"Eğlenceli bir şeyler yapabiliriz. Bunu Angela'ya da söyledim ama yanlış anladı." Anka bana dik dik baktı. Taradığı saçlarını dağıtıp omzunun arkasına attı ve yatağına oturdu.

"Karşı odaya gidebiliriz." Ya pardon da biz neden milletin odasına gidiyoruz?

"Karşı odada kim kalıyor lan?" Anka bana döndüğünde ben de ona döndüm. Biz iki gündür buradaydık ama bilmiyorduk, kız bir günde herkesin oda numarasını ezberlemişti.

"Kim var orada?" Cilveli cilveli gülümseyip, "Erkekler." diye mırıldandı. Ellerimle yüzümü kapatıp ofladım. Anne beni nereye gönderdin? Çıplaklar kampına falan mı? O kadar da giysi almıştım oysa.

"Bu kız... Kudurmuş." Anka'nın şaşkın yüz ifadesine baktığımda gülümsememi engelleyemedim. Durumumuz komikti. Düştüğümüz halse daha komikti.

"Gidecek miyiz?" Angela masum masum bakınca bir şey söylemedim. Ama Anka'nın, "Tabii, hadi hazırlan." dediğini duymuştum. Ona dönüp 'şaka mı yapıyorsun?!' der gibi bir bakış attım. Sanırım bunun aramızdaki ismi 'gözlerinden ateş saçmak' oluyordu.

Yaz KampıWhere stories live. Discover now