§ Yirmi Altı §

15.6K 802 259
                                    

Tekne turunun üçüncü gününde koyları gezmeye devam ediyorduk. Burada televizyon olsa film izlemeyi önerecektim ama yoktu. Bazen telefonlarımız bile çekmiyordu.

Oturduğum yere iyice yerleşerek kafamı telefondan kaldırdım. Madem telefon arada çekiyordu, fotoğraf paylaşmakta fayda vardı.

"Ben çok sıkıldım!" diye bağırdığımda herkes kafasından telefonunu kaldırdı. Anka hariç. Çünkü o zaten benim telefonuma baktığı için ekranı kapatınca otomatik olarak önüne dönmek zorunda kalmıştı.

"Ne yapalım? Palyaçoluk falan mı?" Yanımdaki yastığı hiç beklemeden Ateş'e fırlattım.

"Bir şeyler yapalım. Siz de sıkılmadınız mı?"

"Voleybol oynayalım!" diye bağırdı Can.

"Topumuzu da kaçırırsak sahil güvenlik çağırırız artık."

"Ya ne alakası var? Yüzer alırız."

"Açık denizdeyiz. Burada akıntı var, çok çabuk sürüklenir." diye açıklama yaptı Berk. Neredeyse herkes -Can hariç- onu onayladığında tekrar düşünmeye başladık.

"Saklambaç oynayalım."

"Can sen sus abi. Cidden sus sen çünkü fikir falan üretemiyorsun." Çıkışan Ekin'i, Selim onayladı.

"Aman, ne yaparsanız yapın! Nasılsa dediğime geleceksiniz."

"He he." dedi Ateş ve telefonuna geri döndü. Yanına yaklaşıp hızla telefonunu çektim. Ekran kilidini kapatıp Anka'ya verdim. O da yapması gerekeni yapıp telefonu Ateş'in ulaşamayacağı bir yere koydu.

"Oradan boş boş konuşacağına sen de fikir üret." dediğimde kollarını önünde bağladı. Bu 'tripliyim' demekti ama yine de düşüneceğini biliyordum.

"Burada tek oynayabileceğimiz oyunun şişe çevirmece olduğunun farkında mısınız?" Anka'ya döndüm. Yüzünü buruşturmuş etrafına bakınıyordu.

"Yani... Atlamalı zıplamalı bir şeyler yapamayız. Saklambaç da oynayamayacağımıza göre," diyen Selim özellikle Can'a baktı. Can'sa hoşnut olmamıştı ve baygın baygın etrafı süzüyordu. "Tek seçenek şişe çevirmece."

"Off! Oynamazsak akıl sağlığımızı etkilemeyiz. Bence varın dönün bu yoldan." dedi Ateş. Berk de onu onayladı ama Can'ın kafasına bu fikir yatmış olacaktı ki sırıtıyordu.

"Evet evet, oynayalım bence de!"

"Can böyle diyorsa..." derken Berk lafa atladı. "Tamam o zaman, ben şişe bulup geliyorum."

"Ne dünden razıymışsın be." Hayıflanarak kollarımı önümde bağladım. O sırada Ekin'le göz göze geldik. Daha doğrusu aniden dönmüştüm ve o bana bakıyordu.

"Ee gençler!" Abim aniden yanıma atladığında oturduğum yerde zıpladım. Sinirle ona döndüğümde gülümseyip kolunu omzuma attı. "Nasılsınız?"

"Sen hal hatır sorar mıydın abiciğim?" deyip sahte bir şekilde güldüğümde burnumu ısırdı. "Ne yapıyorsun be? Acıttın!"

"Nasıl gidiyor dedik alt tarafı. Ne var bunda?"

"Zaten soruda sorun yok. Senin kullanmadığın tarzda ya, ondan."

"Sus sen! Abiye cevap verme." Hafifçe ağzıma vurduğunda sinirle ona dönüp kafasına vurdum.

"Sen benim yanıma da oturmazsın. Hem de kendi isteğinle. Ne var? Bir şey mi isteyeceksin?"

"Yo. Ben Anka'yla Selim sevgili mi diye soracaktım." Gözlerim şaşkınlıkla açılırken Anka'ya döndüm. O da gayet şaşkındı ve dehşetle abime bakıyordu. Daha doğrusu birazdan kafasını parçalayacakmış gibi.

Yaz Kampıحيث تعيش القصص. اكتشف الآن