§ Yirmi Dokuz §

15.5K 780 145
                                    

Sabah uyandıktan sonra topluca kafeye gittik. Kahvaltımızı orada yaptık ve sahilde neler yapabileceğimizi konuşmaya başladık. Selim ve Anka'ya ne olduğunu soracak olursanız:

Öncelikle, ikisini odaya kilitledim ve hoşlandıklarını kabul edene kadar çıkarmadım. Sonuçsa tamamen başarılı oldu. Yani şu anda ikisi de birbirinden hoşlanıyor ve bunu herkes biliyor. Ancak birkaç aksaklıktan dolayı sevgili değiller. Mesela Selim'den herhangi bir teklif duyamadığımız için, Anka da teklifsiz sevgili olmayacağı için öylece kaldık. En azından birkaç adımlık ilerleme kaydedebildik yani, öyle değil mi?

"Bence voleybol oynayalım." Konuşmaya geri döndüğümde Can her zamanki gibi sürekli voleybol oynamak istiyordu. Ancak biz buna grupça karşı çıkıyorduk.

"Voleybol kusacağım artık Can. Bence yüzelim."

"Futbol oynayalım." Ekin ve Selim'in kafası ışık hızında o tarafa dönerken Ateş gülümsüyordu. Erkeklerin neredeyse hepsinin kabul edeceğini ve futbol oynayacağımızı biliyordu. Çünkü Anka'yla sayıca yetersiz kalıyorduk.

"Futbolum iyi olduğu için kabul ediyorum yoksa hiçbir güç beni buna zorlayamazdı." deyip saçımı savurdum.

"Ama altı kişiyiz." diyerek atlayan Anka oldu.

"Sahilden de buluruz birkaç kişi. Hem olmadı üçe üç falan yaparız. O kadar da önemli değil." Herkes Ateş'i onayladığında hesabı ödeyip kalktık. İnce kumları olan kısma geldiğimizde abim koca sahile bağırarak açıklama yapmış, kimlerin oynamak istediğini sormuştu. Kısa sürede sekizi erkek ikisi kız tam on kişi yanımıza geldiğinde sekize sekiz ayrıldık. Ekin'le Selim ayrıldılar ve oyuncu seçmeye başladılar. Kısa bir yazı-tura sonrası ilk seçim Ekin'deydi.

"Derin." Yavaşça yanına geçtim.

"Ben iyi oynuyorum derken şaka yapmıştım." diyerek şirince sırıttım. Ama o bana bakmadan isim söylemeye devam ediyordu. Neyse, bir şeyler yapacağız artık.

    •••

Top ayağıma geldiğinde aceleyle koştum. Takım arkadaşlarıma baktım. Anka'nın top istediğini gördüğümde ona dil çıkardım. Kendisi karşı takımın oyuncusuydu ve zekilik yapmaya çalışıyordu. Ona bakmayı kesip topu Ekin'e attım. Kaleye şut çektiğinde gol oldu. Bağırarak yanına gittim ve sarıldım. Bir anda ayaklarım yerden kesilince beni kaldırdığını anladım. Hayır yani kısa da değilim ki.

"Ay kusacağım Ekin." dediğimde aceleyle beni yere indirdi. Hafifçe gülümsedim. "Pekalâ, şakalar zararsızdır. Hadi at şu topu!"

Yaklaşık olarak yarım saatin ardından bir mola verdik. On dakika içinde herkes dinlendiğinde tekrar maça geçtik. Molada Ekin bir tane bile gol atamayacağımı söylediği için önceki yarıdan daha hırslıydım.

İlk on dakika golsüz geçti. Sonrasında top Ekin'in ayağına geldi ve pas atacak arkadaşını aradı. Kaleye en yakın ben olduğum için bağırdım. Alaylı bir şekilde gülümseyip topu gönderdi. Hızla topa vurduğumda Burcu'ya çarpıp geri döndü.

"Eyvah!" diye bağırıp ellerimle ağzımı kapattım. Hep birlikte futbol oynamayı onlar istemişti ama benim suçum yoktu. Ayrıca ben sadece gol atmaya çalışıyordum.

"Burcu? İyi misin?" Ateş koşarak yanına giderken Burcu'nun acıyla inleyip bana doğru koştuğunu ancak görebilmiştim. İçimden gelen gülme isteğini bastırdım ve sadece durdum.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen be?! Canımı acıttın! Aşkım, bu gerizekalıya söyle gitsin." Yalandan ağlamaya başlayınca gülümsememi engelleyememiştim. Çünkü abim ona şaşkınlıkla bakarak, "Aşkım mı?" diye mırıldanıyordu.

Yaz KampıWhere stories live. Discover now