§ Yedi §

23.1K 1K 308
                                    

"Hadi yarış yapalım!"

"Yani yenileceğini..." Önümüze birinin bombalama atlamasıyla cümlem yarım kalmıştı. Gözlerimin 'o' şeklini aldığına emindim şu an.

"Ben hakeminiz olurum." Atlayan kişinin Can olduğunu görünce derin bir nefes verdim. Onayladım, Anka'yla ellerimizi mermere koyduk ve Can ıslık çalınca yüzmeye başladık. Ardı ardına kulaçlar atarken arada bir kafamı yüzeye çıkarıp nefes de alıyordum. Havuz fazla büyük olmadığından birkaç saniye içinde mermere dokundum. Suyun içinde saçlarımı düzeltip yukarı çıktığımda dokunduğum şeyin mermer olmadığını fark ettim.

"Sen ne yapıyorsun ya?"

"Yüzüyorum. Üstelik bana çarpan sensin. Ve baklavalarıma dokunuyorsun." Sanki elektrik çarpmış gibi elimi çektim.

"Senin yüzünden yarışı kaybettim, ayrıca olmayan baklavalarına dokunmak istememiştim." Durdum. "Pardon da, sen özür dilemeyi bilmez misin?"

"Ah, çok özür dilerim, matmazel. Bir yeriniz incinmedi ya? Nasılsa benim gibi taştan oluşma birine çarptınız."

"Ekin, Ekin... Bu kadar komik olmasan mı acaba? Ne dersin?"

"Ben doğruyu konuşurum. Mümkünse sürekli bana çarpmayı kes."

"Ben mi sana çarpıyorum? Aniden karşıma çıkan sensin. Cin gibi bir anda belirme sen de."

"Cin mi? Ne biçim benzetmelerin var senin?"

"Benzetme değil. Düşündüm de, senden olsa olsa cin olur."

"Hey, hey! Tamam, benim için kavga etmenize gerek yok."

"Can!" İkimiz aynı anda bağırınca Can olduğu yerde kaldı. Gözlerimi tekrar Ekin'e çevirdim.

"Görüşmemek üzere." Bilin bakalım ne yaptım? Dinlemeden havuzdan çıktım tabii ki. Onu mu dinleyeceğim bir de? Hah, haspam. Neymiş? Ben ona bilerek çarpıyormuşum. Bak sen, ne zannediyor ki kendini? Yunan tanrısı falan mı? O, Yunan tanrısının tırnağı bile olamaz be. Ay, benzetmelerimi de beğenememiş. Hayret bir şey! İnsanı iki dakikada sinir ediyorlar ya.

    •••

"Evet, anne."

"Aç kalmıyorsun, değil mi? Yemekleriniz nasıl?"

"Güzel, anne."

"İyi iyi. Dil eğitimin nasıl gidiyor?"

"İyi, anne. Bir saattir aynı soruları soruyorsun farkında mısın?"

"Dur farklı bir şey sorayım sana. Yeni biriyle tanıştın mı?"

"Anne!"

"Ay merak ettim canım, ne var?"

"Yok kimse. Burada Türk birilerini bulduk, bazen onlarla takılıyoruz o kadar. Ayrıca bazıları Türkçe biliyor."

"Güzel kız görünce zor dili sökmüşlerdir tabii. Kim o Türk çocuklar?"

"Burada tanıştık işte. Ne dememi bekliyorsun?" Çocuklar beni çıplak gördü ama bunu bilmene gerek yok, anneciğim.

"Hiç. Hani biri çok yakışıklıydı, bakıştık falan dersin sanmıştım da."

"Burada herkes yakışıklı. Her ülkeden gelen var."

"Damat gavur olacak diyorsun."

"Anne!"

"Tamam tamam. Hadi, dikkat et kendine. Çok öpüyorum seni. Baban da çok öpüyor. Ve...." Birkaç hışırtı sonrasında tok bir erkek sesi duyuldu. Abimden başkası değildi, annem kaçırılmadı merak etmeyin.

Yaz KampıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin