§ Sekiz §

22.8K 982 186
                                    

  Sabah kendiliğimden uyanmıştım. Beni uyandıran Angela yoktu. İğrenç bir ses, papaz gibi sarı saçlar başımda dikilmiyordu. Yürüyen silikon hanım, odadan gitmişti sonunda.

"Günaydın." Anka'nın sesini duyunca ilk başta korksam da sonradan, "Günaydın." demeyi akıl edebildim. Gözlerimi ovuşturup doğruldum. Boynum tutulmuştu sanırım. Felçli gibi kalmamın başka açıklaması olamazdı.

"Bugün günlerden ne?"

"Cumartesi." dememle sevinç çığlığı atmam bir oldu. "Bugün ders yok, serbestiz!"

"Birkaç kız konuşurken duydum, galiba bugün akşam parti varmış." Daha fazla kendimi tutamadım ve yattım. Zaten boynum da ağrıyordu.

"Hiç gidemem."

"Ne partisi olduğunu biliyor musun?"

"Hayır."

"Dil okulunun açılış partisi miymiş, neymiş. Dil okulundan olan herkesin katılması zorunluymuş. Akşam yedi."

"Sen kızların tişörtlerine çip mi yapıştırdın? Veya vampir misin?"

"Yani tişörtsüz geziyorlardı, bilirsin Rus kızlar işte. Bir de İngilizce konuşuyorlardı. Biri kesin Rusyalıydı ama diğerinden emin değilim."

"Anka," Ona döndüm. "İkisi de Rus olsa Rusça konuşurlardı."

"Sen Rusça biliyor musun?"

"Alakaya maydanoz ama şu an."

"Ya annen seni bir sürü dil eğitimine gönderdi. Aklımda tutamadım."

"Biliyorum."

"Neyi?"

"Rusçadan bahsetmiyor muyduk?"

"He, doğru. Başka ne biliyorsun?"

"Anka ya bir sal beni." Arkamı döndüğümde kafama bir şeyin çarpmasıyla inledim. Beynim öne kaymıştı resmen.

"Ne oluyor be?" Arkamı dönüp yere baktım. Telefonunu atmıştı. "Annelerin terliği, Anka'nın telefonu."

"Merak ettim ona göre çocuklarla konuşacağım. Sen de yanımda tercüman dolaşacaksın."

"Kızım bildiğin dilden yürü sen."

"Sayar mısın sen? Bekliyorum... Bir, iki..."

"Türkçe, İngilizce."

"Geri..." Şarj aletini bana attığında eğildim. Lütfen, yatakta nasıl eğildiğimi sormayın. Aile olduk. "Zekalı! Oraya gelmek zorunda bırakma beni, biricik arkadaşım."

"Rusça."

"Onu da biliyorum. Başka?"

"İspanyolca."

"Onu da biliyorum! Angela sürtüğüyle konuşurken anlamıştım. Başka?"

"Anka... Oha, tamam... Fransızca, Yunanca. Bu kadar." Her şeyi söylemek zorunda kalmıştım. Çünkü eline lambayı almıştı. Hani şu başucumuzda masumca duran lambayı!

"Bir şey soracağım." Lambayı yerine bırakınca rahatladım. Kalkmadan ayaklarımı yataktan sarkıttım. Yatağımdan hiç ayrılmak istemiyordum. Sıcak ve yumuşaktı çünkü.

"Sor."

"Partiye ne giyeceksin?" Gözlerimi devirdim.

"Düşünmedim. Düşünmeyi de düşünmüyorum. Bence sen de düşünme." Anka anlamsız bir bakış atıp ayaklandı. Anka bile yataktan kalktıysa... Bir saniye, duygulandım devam edemeyeceğim.

Yaz Kampıजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें