§ On Dört §

18.4K 952 190
                                    

Korkumun üzerine gitmediğim için miydi bu çektiğim? Kısa sürede istediğim yere varıldığında sorun olmuyordu da uzun süre asansörde kalınca niye bayılıyordum? Allah aşkına böyle saçma korku olur muydu?

"Derin... Derin, sen iyi misin?" Hemen yanıma gelip yatağımın ucuna oturan Anka'ya çevirdim kafamı. Bembeyaz bir odadaydım. Sadece duvarlar bejdi.

"Hastanede miyiz biz?"

"Hayır, revirdeyiz. Beni çok korkuttun!" dediğinde gözlerimi devirdim. Bu kız hep korkmak zorunda mıydı?

"Saçmalama Anka! Küçükken de olmuştu hatırlamıyor musun? Ben bayılınca sen ağlayıp annenin ve babanın gelmesine sebep olmuşsun. Ve ne olduğunu sorduklarında öldüğümü söylemişsin." Kahkaha attı. Ben de gülümsedim. Bana bunu annem anlatmıştı. Neyse ki o korkmamış çünkü biliyormuş. O esnada neden bayıldığımı hatırlayamıyordum. Galiba ruh çağırmaya çalışıyorduk ve ışıkları kapatınca ben nefes alamayıp bayılmıştım.

"Ama sen öyle bir nefes alıyordun ki ben ruhun gelip içine girdiğini sanmıştım. Sonra sesler kesilince ışığı açtım baktım yatıyorsun. Dürttüm uyanmadın, ben de korkup ağlamaya başladım."

"Yani bu küçüklüğümüzden beri var. Artık korkmasan iyi olur."

"İyisin ama değil mi?" Nefesimi hızlıca üfledim. "İyiyim yahu!" Biz küçüklük anılarımızdan konuşmaya başlamışken dış kapının arkasından bir ses duyuldu. Yanılmıyorsam Can'dı ve hemşireye bağırıyordu.

"Gireceğim oğlum! Sal beni sal!" Oğlum mu?

"Zaten yanında biri var beyefendi, biraz sakin olur musunuz lütfen?" Konuşmanın sadece bu kısmını duyduktan sonra sesler kesildi ve kapım açıldı. Gelen Can'la Selim'di.

"Oh, iyisin. Beni hatırlıyorsun, değil mi?" Bunu sorduğunda aklıma bir hınzırlık gelmedi diyemeyecektim yani. Hemen kafamı Anka'ya çevirdim.

"Ne diyor bu çocuk?"

"Oha! Ne demek ne diyor? Beni tanımadın mı? Beni beni Bihter'ini." Gülmemek için dilimi ısırmaya başlamışken nefesimi de kontrol etmeye çalışıyordum. Yapabilirim, yapabilirim...

"Anka çıkar şunları odadan." Anka da şaşkın şaşkın bana bakarken pikenin altından bacağına çimdik attım. Aniden bağırmasıyla odadaki herkes sıçramıştı. Şoktan çabuk çıkan Selim'de lafını sokmayı ihmal etmedi.

"Rahat batması yaşıyor herhalde."

"Şey oldu... Şey geldi, aklıma bir şey geldi." Yutkundu ve devam etti. "Siz gitsenize hem! Derin sizi istemiyor." Anka'nın bu sözü üzerine Can gelip yanıma oturdu.

"Sen ciddisin. Beni gerçekten hatırlamıyor musun? Hani şu şebek Can, eğlenceli olan. Bir de mükemmel, yakışıklı ve kaslı." Egosu içeride fırtına oluştururken gözlerimi devirdim.

"Kendini övmeye devam edersen odada hortum çıkacak." Hafifçe gülümsedi.

"Şaka yapıyorsun. Doğruyu söyle bak, şaka de. Ayrıca şaka dersen sana bir sürprizim var. Ama beni hatırlamıyorsan da gösteremem." Gözlerim açılırken Anka'ya döndüm. Örtünün altından dürttüm ve eğilmesini işaret ettim.

"Sürprizin ne olduğunu biliyor musun?"

"Gerizekalı, bir an ciddisin zannettim. Kalbime indi!" Fısıldayarak bağırmasıyla etrafa bakındım. Duymamışlardı.

"Toplum içinde kulaktan kulağa konuşulmaz." Can'ı görmezden gelip tekrar Anka'ya döndüm.

"Sence bitsin mi oyun? Eğleniyordum." Yavaşça doğruldu ve ayağa kalktı. Dudaklarımı oynatarak "Bari cevap verseydin." dedim ama takmamış gibi görünüyordu.

"Derin size oyun yaptı!"

"Spastik bu kız, yemin ederim." diye söylenirken Selim'le Can aynı anda ağzını açmıştı ki kapı açıldı ve doktor girdi. Rahatlayarak nefesimi dışarı doğru üfledim.

"Nasılsınız Derin Hanım?"

"İyiyim."

"Pekalâ..." Elindeki dosyayı inceledikten sonra tekrar bana döndü. "Bir astım krizi geçirmişsiniz fakat şu anda nefesiniz normal görünüyor." Serumuma baktı. Bitmiş olduğunu görünce kolumdan çıkardı ve yuvarlak yara bandı yapıştırdı.

"Serum da bittiğine göre çıkabilirsiniz, geçmiş olsun." Gülümseyerek çıktığında Can ve Selim tekrar ağzını açmıştı ki bu sefer ben konuşmaya başladım.

"En iyisi siz çıkın."

"Kon..." Ellerimi boğazıma koyup nefes alamıyormuş gibi yaptım. İç çekerek nefes alırken Anka bağırıyordu. Can'sa korku dolu gözlerle bana baktı ve yanıma koştu.

"Oha, sakin ol. Nefes al! Ne diyorum ben? Kız nefes alamıyor zaten."

"Doktoru çağırın!" Anka'nın sesiyle Selim hareketlenmişti ki o kapıya dokunamadan kapı açıldı. İçeri giren Ekin'le Selim çarpışınca Selim düştü ve bir küfür savurdu. Ekin'inse gözleri üzerimdeydi. Bunun sebebini sorgulayacakken hâlâ rol yaptığımı fark ettim.

"Oğlum kız ölecek bir şey yapsanıza!" Aniden kahkaha atınca herkes durdu. Odadaki tek ses benim sesimdi.

"Sen... Sen oyun mu oynadın?" Anka boğazımı sıkacakmış gibi yaklaşırken hafifçe Can'a kaydım.

"Yanlış kişiye yaklaştın, dostum." Yatakta doğrulup hızlıca kalktım ve Ekin'in arkasına geçtim.

"Ekin bunlar beni öldürecek." Kendisi olayı bilmediği için beni savunacağını biliyordum. Ben de az şeytan değildim he!

"Neden?"

"Kendisine sor bakalım."

"Ama ben bir şey yapmadım ki."

"Az önce neden cin çıkarma ayinlerindeki gibi nefes alıyordun?" Ekin'in bana dönerek sorduğu soruyla kalakalmıştım. Evet, güzel rol yaptın Derin. Cevapla bakalım şimdi!

"Ufak, minik bir astı..."

"Ufak, minik bir oyun oynadı. Beni hatırlamıyormuş gibi yaptı. Ben zaten biliyordum benim gibi birini unutamayacağını ama şüphelenmedim değil." Ekin'in homurdanmasını duydum. Ardından elini -hâlâ yerde duran- Selim'e uzattı ve kaldırdı.

"İzin verirsen Derin'i öldüreceğiz!"

"Sen de mi Anka!" diye çıkıştığımda Anka kan görmüş vampir gibi bakıyordu. Dirseğimle Ekin'i dürttüm. Bana bakınca eğilmesini işaret ettim.

"Toplum içinde kulaktan kulağa konuşulmaz!" Ah, Can...

"Bana yardım etmek istediğini biliyorum."

"Yoo!" Bunu sesli bir şekilde söylediğinde omzuna vurdum.

"Sessiz olsana." Cevabını beklemeden tekrar konuşmaya başladım. "Lütfen bak. Beni bunlardan kurtarırsan istediğin bir şeyi yaparım." İşaret parmağını çenesine götürüp düşünüyormuş gibi yaptı.

"Benim istediğim bir şey olacak öyle mi?" dediğinde bir an için tereddütte kalsam da başımla onayladım. Umarım bana kötü şeyler yaptırmaya kalkışmazdı.

"Üzgünüm arkadaşlar..."

"Ne diyorsun Ek- yok artık!" Aniden beni kucağına alınca odadakilerin yüzündeki ifadeyi tek tek gördüm. Haklı olarak ne yapacaklarını bilemiyor gibilerdi. Anka çığlık atınca Selim onun çığlığıyla uyanmış gibi atıldı. Can da, "Üstüme iyilik sağlık!" diye bir teyze edasıyla bağırıyordu. Kahkaha atınca kafam geri gitti ve Anka'nın bana koştuğunu gördüm. Bu sefer çığlık atan taraf ben olmuşken Ekin yarım bıraktığı cümlesini tamamladı.

"Kaçırmam gereken bir kız var!"

    •••

Merhaba! Gecikiyorum, belki de bana kızıyorsunuz ama sıkıştım. Yazamıyorum ve size bölüm atamadığım gibi ben de zor durumda kalıyorum.

Sonraki bölümleri elimden geldiğince hızlı yazmaya çalışacağım. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Görüşmek üzere!🖤

Yaz KampıOù les histoires vivent. Découvrez maintenant