§ Otuz Beş § - Final

19.9K 1K 687
                                    

"Yazar burada ne anlatmak istemiş?" Anka'nın sorusuyla kendime geldiğimde cevapladım.

"Yazarın kafası karışmış." deyip duraksadım. "Benden hoşlanıyor. Aynı zamanda başkasının da benden hoşlandığını biliyor ve bunu bana söylüyor. Başkası olsa saklardı." Nefesimi dışarı doğru üfleyip Anka'ya baktım. Onaylar anlamda kafasını salladı.

"Doğru söylüyorsun, başkası olsa gizlerdi. Ama benim asıl merak ettiğim kimden bahsettiği."

"Hareketleriyle hoşlandığını belli ettiğini söylemiş. Senden bahsediyor herhalde." Kendi söylediğime kendim güldüğümde hızlıca sustum. Anka'nın da gülmesini bekliyordum ama hainlik yapıp ciddi kalmıştı.

"Ben biliyorum kimden bahsettiğini." Pekala. Anka şu anda oldukça ciddi görünüyordu. Sanırım gerçekten biliyordu.

"Ekin." dediğinde irice açılan gözlerimle ayağa kalktım. "Saçmalama."

"İstiyorsan git kendisine sor."

"Sanki sorsam cevap verecek."

"O zaman sen de dolaylı yoldan öğrenirsin." Anka eline telefonunu aldı ve bir şeyler yaptı. Birkaç dakika sonra benim telefonuma da bildirim geldiğinde açıp baktım.

Anka Kuşum kişisi 'Fantastik 5'li' grubunu oluşturdu.

Anka Kuşum kişisi sizi ekledi.

Anka Kuşum: Selam minnoşlarım!

Cancağzım: Selam Derinaşkım, Anka'cığım ve diğerleri.

Anka'nınki: Ayıp oluyor ama.

Cancağzım: Ağlama karşim.

Anka Kuşum: Görüşmeyeli çok olmadı mı sizce de?

Ben: Selim'i özledim demiyorsun da.

Anka Kuşum: Saçmalama.

Anka'nınki: Ben özlemiştim aslında.

Cancağzım: Yazık ulan çocuğa.

Ben: Tamam, siz buluşun yahu. Şurada gitmemize iki gün kalmış.

Ekin: Derinaşkım mı?

Anka Kuşum: Öyle söyleme Derin.

Cancağzım: Sen orada mı kaldın Ekin? Ben onu Sultan Süleyman döneminde söylemiştim.

Can'ın yazdığına sesli bir şekilde gülerken yanımda bir hareketlilik hissettim. Anka kalkmış, saçını tarıyordu. Ona 'ne yapıyorsun?' dercesine baktım.

"Selim'le buluşacağım. Gitmemize iki gün kaldı sonuçta."

"Siz çıkıyorsunuz değil mi?" Anka şaşkın bakışlarla beni süzerken elindeki tarağı düşürdü. Almak için eğildi ve kalkarken kafasını yatağın yanındaki sehpaya çarptı. Onun bu haline gülerken sinirle bana baktı. "Yoo." dedi. Kızaran yanakları tam tersini iddia ediyordu. Kalktım ve yatağına doğru zıplayıp yanaklarını sıkmaya başladım.

"Oy benim minnoşum utanmış mı?" Göz devirip elimi iterken güldüm. "Dün belki..."

"Biliyordum! Biliyordum işte çıkıyorsunuz!" diye bağırırken ağzımı kapattı. Sonra gidip kapının önünü kontrol etti ve geri geldi. Hayatımda gördüğüm en utangaç insanlardan biriydi.

"Hani siz önden yürüdünüz ya otele dönerken." dediğinde, "Ee." diye destekledim onu. "İşte o sırada beni sevdiğini söyledi. Tabii pat diye söylemedi ama önceden hazırlık yaptı."

Yaz KampıWhere stories live. Discover now