§ Yirmi §

17.7K 829 134
                                    

"Hayırlı olsun." Karşımda ifadesizce bir telefona bir bana bakan Ekin sonunda konuşmayı akıl edebildiğinde ona döndüm. Kalp atışlarım hızlanmıştı. Kendime hakim olamıyordum, neden böyle olmuştu ki?

"A-anlamadım." dedim sessizce. Suçüstü yakalanmış gibi hissetmem normal miydi, bilmiyordum.

"Hayırlı olsun işte. Geçen gün ondan saklanıyordun, değil mi?" Zekasını kullanacağı mı tutmuştu bu çocuğun?

"Şey... Aslında..."

"Bir şey demene gerek yok. Merakıma ver ama Barkın kim?" diye sordu. Onu yanıtlayacağım sırada sırtımda bir ağırlık hissetmemle sendeledim ve düşmekten son anda kurtuldum. Eli omzumda duran Anka yanıma geçince, "Yanlış zamanlama." diye mırıldandı. Gidecekken Ekin konuştu.

"Gitmene gerek yok. Bizim konuşabileceğimiz özel bir şey yok zaten." dedi ve odasına girip kapısını kapattı. Odama kapanıp üç kavanoz nutella bitirmek istemem çok saçmaydı ama kendimi depresyonda gibi hissediyordum.

"Dünyadan Derin'e! Kendine gel kızım." Anka'nın önümde salladığı elle birlikte gözlerimi Ekin'in kapattığı kapıdan çektim.

"Bugün dil okulundan birini doğum günüymüş. Akşam diskoya gidileceğini falan söylediler. Gidelim mi biz de? Hem bak hiç gitmedik. Kalabalık olacağız, bir şey olmaz. Ne dersin?"

"Bunları koridorda konuşmasak?" Kafasını salladığında odaya geçip biz de kapıyı kapattık. Yatağıma oturup söylediği şeyi kafamda değerlendirmeye başladım. Her şeyden önce oldukça kalabalık olacaktık ve bu da herhangi birine zarar gelmesini minimuma indiriyordu. Üstelik şu anda kendimi çok garip hissediyordum, biraz içkiden zarar gelmezdi herhalde.

"Gidelim. Ne zaman dönecekmişiz?"

"Doğum günü kızı yarın izinli olduğunu söylüyor ama bilmiyorum. Belki sabaha kadar kalırız. Olmadı gece döneriz." Kafamı onaylar anlamda salladığımda ellerini çırptı ve sormasından korktuğum soruyu sordu.

"Barkın hakkında ne düşünüyorsun?" Acı bir şekilde gülümsedim.

"Bir yıldan fazla süredir beni seviyor. Ne yapabilirim? Yani sevgili olamayacağımızı ona söylediğimde çok sinirlenmişti. Bu konuyu onunla konuşamıyorum, bana zarar verebilir. O gün de kendini zor tuttuğunu fark ettim zaten." Anka şaşırmış görünüyordu. Ona Barkın'dan bahsetmiştim ama uzun uzun konuşmamıştık. Ayrıca aşırı sinirli biri olduğunu da şu anda öğreniyordu.

"Barkın gibi birinin sinirli olması... Çok garip, hiç öyle görünmüyor aslında."

"Ben de onu reddettikten sonra üzerime yürüdüğünde anlamıştım."

    -Flashback-

Derin bir nefes alıp sınıfımdan çıktım. Birkaç gün önce Barkın diye bir çocuk yanıma gelip benden hoşlandığını söylemişti ancak ben onu sevmiyordum. Biraz zorlayınca düşüneceğimi söyledim ancak gerçekten onunla bir ilişki düşünemiyordum.

Derin derin nefesler alıp kendimi teselli etmeye çalıştım. Onu üzmeyeceğimi sesli olarak söyleyip duruyordum çünkü buna inanmak istiyordum.

Sonunda onu bahçede gördüğümde yanına doğru yürüdüm. Oturuyordu ve düşünceli görünüyordu. Belki o da cevabımı bekliyordur diyerek hızlıca yanına ulaştım. Gülümseyerek ayağa kalktı ve bana sarıldı. Bunu beklemiyordum ancak ben de kollarımı ona sarmıştım. Benden ayrıldığında gülümsemesi büyümüştü. Ve ben onu reddederek gülümsemesini silecektim. Böyle durumlardan nefret ediyordum.

"Barkın..."

"Dur, söyleme." diyerek elini cebine attı. Çıkardığı şey ucunda küçücük melek olan gümüş bir kolyeydi ve çok zarifti. Çok beğenmiştim ama kabul edemezdim. Çünkü ben onun sevgilisi değildim. Boynuma doğru uzanmıştı ki ellerini tuttum. Beklentiyle parlayan gözlerine baktım ve daha fazla ümitlenmeden konuşmam gerektiğini anladım.

Yaz KampıTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon