§ Yirmi Sekiz §

16.3K 790 96
                                    

"Ben sıkıldım! Bana yandan yandan geliyorlar ve bu hiç iyi bir şey değil. O yüzden beni eğlendirin."

"Ne yapalım? Tekneye dansöz mü alalım Can?" diyen Selim'e sinsice gülümsedi Can. Evet, büyük ihtimalle bu fikir aklına yatmıştı ama burada dansöz bulacaklarını sanmıyordum. Yani umarım bulamazlardı.

"Mantıklıymış."

"Of saçmalama!" diye bağırdı Anka. Onun bu tepkisine karşılık titredim. Dibinde oturuyordum ve hiç konuşmayan cici kızımız aniden bağırabiliyordu.

"Sen niye bağırıyorsun ya? Manyak."

"Asıl sen neden bağırıyo..."

"Yeter! Tekneye bir dansöz alamayacağımıza göre bu konu tartışmaya kapalı." diyerek susmalarını sağladım. Yoksa Can yüzünden dansöz arayışına çıkabilirdik ve bunu kesinlikle istemiyordum.

"Yemek yemek, uyumak, denize girmek dışında yaptığımız bir etkinlik yok. Farkındaysanız kilo aldık."

"Abiciğim ben yakınlarda bir spor salonu, ne bileyim bir koşu bandı göremiyorum. Sen de farkındaysan eğer denizin üzerindeyiz." diyerek şirince gülümsediğimde abim memnun olmamışçasına sırıtıp önüne döndü.

"Çok komiksin sen yürüyen IQ." Ateş saçan gözlerimi Ekin'e çevirip tek kaşımı kaldırdım. Biz dik dik bakışırken Anka'nın kolumu dürtmesiyle ona dönmek zorunda kaldım.

"Sanırım kilo probleminize bir son vereceğiz."

"Ne demek o?"

"Bugün dönüyoruz demek. Yani odana gidip istediğin kadar mekik ve şınav çekebilirsin."

"Ben burada da çekiyorum aslında. Zor olmuyor." Yandan gülümseyen Ekin'e döndüm. Daha doğrusu döndük.

"Ondan böylesin sen." dedim. Gülümsemesi genişlerken, "Ondan harikayım, değil mi bayan caps lock?"

"Bayan caps lock ne be?! Sen bana düzgün hitap etsene! Ayrıca ben onu kast etmemiştim." Sinirli halim yavaştan sinsi gülümsemeye dönüşürken Ekin'le hâlâ bakışıyorduk.

"Mükemmel olduğumu mu kast ettin yoksa? Veya kusursuz?"

"Ekin, Ekin... Beyni çalıştıran şeyin vücuttaki yağlar olduğunu biliyor muydun canım sen? Kas yaptıkça gerizekalı olmuşsun demek istemiştim aslında ama neyse. Sağlık olsun, bir dahakine artık." Herkesin anlamsız bakışları bana dönünce, "Ne?" dedim. Sanki fil görmüşüm de horoz demişim gibi bakıyorlardı. Şurada doğru bir bilgi verdik yani, sanki adam öldürdük.

"Deniz buna yaramadı." Can seslice Selim'in kulağına söylendiğinde bakışlarımı ona çevirdim. El sallayıp yavaşça doğrulurken Selim'den uzaklaştı, hatta ayaklandı.

"Ben yüzeceğim sanırım. Burada durursam bakışlarıyla katil olma potansiyeline sahip bir arkadaşımız beni öldürecek." Tişörtünü çıkarıp oturduğu yere attı ve dışarı çıktı. Selim de arkasından gittiğinde Anka'yı ittim.

"Ne yapıyorsun be?"

"Sırtında böcek vardı da. Ay ne yapıyorum sence? Sanki Selim'den hoşlandığını bilmiyoruz. Hadi git." Tekrar ittiğimde huysuzca kıpırdansa da kalktı ve bana attığı kötü bakışlar eşliğinde dışarı çıktı. Ben de gülümseyip önüme döndüm. Ve Ekin'le göz göze geldim.

"Ne var? Ne bakıyorsun?"

"Caps lock açık kaldı herhalde yine. Niye sürekli bir çemkirme halindesin anlamıyorum ki."

"Ben mi çemkiriyorum ya? Sen kendine bak asıl! Beni sinir edip sonra da çemkiriyorsun diyorsun! Caps lock açık kalır tabii!" Ayaklanıp telefonumu da aldım ve dışarı çıktım. Etrafa bakınırken Anka'yı tek başına otururken gördüm. Yanına gidip suratına baktım. Pekalâ, aptal aptal sırıttığına göre sorun yoktu.

Yaz KampıWhere stories live. Discover now