§ Otuz §

15.4K 807 76
                                    

Kapının çarpılmasıyla gözlerimi açtım. Evet, kesinlikle normal uyandığım bir gün yoktu. Bugün kim yüzünden uyandığıma baktığımda Anka'yı kapıda telefonla konuşurken gördüm.

"Tamam, dikkatli ol." diyerek telefonu kapattı. Gülen yüzü beni görünce solduğunda şaşırdım.

"Ne yapıyorsun sen?"

"O ne biçim soru Anka? Kapıyı son gücünle kapattığın için uyandım." dediğimde, "He." gibi bir ses çıkardı ve önce telefonunu sonra kendisini yatağa bıraktı.

"Kiminle konuşuyordun?"

"Selim ya. Düşmüş aptal çocuk." Söylediği şeye güldüm. Sonra mecbur kalktım ve rutin işlerimi hallettim. Bugün ayın yirmi ikisiydi. Yani doğum günüme iki gün kalmıştı. Anka hatırlamıyor gibi görünüyordu ama ben yine de yoklayacaktım.

Odaya gittiğimde saçımdaki havluyu yatağa fırlatıp tarağımı elime aldım. Dolaşmış saçlarımı açmaya çalışırken aynı zamanda Anka'nın telefonda ne yaptığına bakmaya çalışıyordum. Sanırım oyun oynuyordu.

"Anka." dedim. Dalmış gibi görünüyordu. Yani ağzından daha kolay laf alabilirdim. "Hı?"

"Bir şeyler organize ettiniz mi? Yani kutlama falan. Otuzunda gidiyoruz sonuçta, son defa bir arada olalım." Anka kafasını kaldırmadan cevap verdi.

"Yarın için bir şeyler ayarlıyoruz. Gece bar planımız var, ben geleceğini düşünüyorum."

"İyi de yarın yirmi üçü. Neden yirmi üç? Yirmi dördü değil mi?" Dayanamayıp art arda şüpheli sorularımı sorduğumda Anka kafasını kaldırıp bana baktı. Şirince sırıttım. "Şeyden ya, yirmi dört benim uğurlu sayım."

"Uğurlu rakamın yedi diye biliyordum, bu yeni versiyon galiba." dediğinde gözlerimi devirdim. Ve sonunda açılan saçlarımı dağıtıp havlumu balkona astım. Yatağıma oturdum. Bu konu hakkında biraz daha derine inmeliydim.

"Bana da anlatsana şu bar planını. Merak ettim."

"Normal bir plan işte. Toplanacağız, bara gideceğiz." Yüzümün düşmesini aldırış etmeden devam ettim.

"Bu kadar mı?" diye sordum son defa. Anka'nın telefonunun melodisi duyulurken, "Evet." dedi ve sorumu yanıtlamış oldu. Telefonunu açıp odadan çıktığında kendimi yatağa bıraktım. Şimdiye kadar hiçbir arkadaşım doğum günümü hatırlamamıştı. Anka küçüklüğümden beri sürpriz yapardı ama yapmadan önce ağzından kaçırmadan edemezdi. Şimdi yapmıyordu. Emindim çünkü yirmi dördünde giderdik hatırlasaydı. Diğerleriniyse suçlayamazdım, bilmiyorlardı.

"Of!" diye bağırdım kendi kendime. Önemli olsaydın hatırlarlardı diye düşündüm. Evet, resmen umursamıyorlardı.

    •••

"Üzerine bir şeyler giyecek misin? Akşam yemeğine pijamayla gitmeyi düşünmüyorsun herhalde." Anka'ya gözlerimi devirdim. Yataktan kalkıp abimden çaldığım kırmızı tişörtü ve siyah şortumu giyip odadan çıktım. Anka'yla yarınki bar planını konuşarak merdivenlerden çıkarken Ekin'in sesini duydum. Yeni çıkmışlardı. Arkama bakarken Anka'nın çığlığıyla korkup düşmem bir oldu. Basamaklardan birine oturup 'mal var' bakışımı etrafa gönderirken Anka konuştu.

"Lan sen ne yapıyorsun yerde?"

"Bilmem ki. Güneşleneyim dedim." Ellerimi silkip kalkacağım sırada merdivenin başında bize bakan Ekin, Selim ve Can'ı gördüm. Kalkmamı hızlandırırken Ekin ilk basamağa adım atmıştı ki Can onu durdurdu ve kendisi yukarı çıkıp yanıma geldi.

"İyi misin gerizekalı? Ne yapıyorsun yerde?"

"Hepiniz aynı mısınız? Anka da aynı şeyi sordu. Acaba neden yerde olabilirim?"

Yaz KampıWhere stories live. Discover now