18. BÖLÜM: "Bilinmezin Bilineni"

54K 4.5K 3.4K
                                    

Selam.

Oy ve yorum bırakmayı unutmayın olur mu?


Sermest ~ Kayıp

Beethoven~ Ay ışığı sonatı

Keyifli okumalar

🖤


Yaşadığımız acı lahzaya gecenin kızıl bekçileri şahitti.

Şimdi onunla odanın iki ayrı köşesinde otururken, sızı bedenimden ruhuma intikal etmişti.

Sessizdik. Sessizliğimiz dakikalardan saatlere akmıştı. Sırtlarımız birbirine bakıyordu. Gözümün önünde, her şey son bulduğunda avuçlarına düşen kederli bakışları kalmıştı.

Bir de o avuçları dolduracak kadar büyüyen karnım...

Sadece birkaç saniye içinde beş aylık hamile bir kadının görüntüsüne kavuşmuştum. Sadece birkaç saniye içinde dünyam bir kez daha tepetaklak olmuştu.

Gözümden akan yeni bir damla ıslak yanağıma doğru aceleci bir yol izlerken, içimde bana ait olmayan bir varlığı taşımanın ızdırabıyla kıvranıyordum. Daha az hissederken her şey daha kolaydı. Şimdi... Daha fazla hissetmek bana çaresizlikten başka bir şey getirmemişti.

Ne olduğunu bilmiyordum. Nasıl olduğunu bilmiyordum. Neticesini bilmiyordum. Savrulduğum muammalar beni sürekli olarak birbirine şutluyordu.

İçimi çektim. Bu kez sessiz olmayı başaramamıştım.

"Uyu artık." Dakikalar sonra duyduğum sesine yorgunluğun en saf hali yansımıştı. "Ben yerde yatarım, yatağa geç."

Dudaklarımı birbirine bastırdım ve parmaklarımın dış boğumuyla gözlerimi sildim. "Uyumayacağım. Yatağı sen al."

Başım omzuma çevrilirken, başının omzuna çevrildiğini fark ettim. "Günün aymasına birkaç saat kaldı. Sağanak başlarsa - ki yüksek ihtimal başlayacak- arabayla dönemeyiz. Atın önüne uyuyakalıp üzerime yığılmanı istemiyorum."

Ona neden avuçlarına baktığını sormak istedim. Sebepsizce nedenini öğrenmek büyük bir istek duydum ancak ondan alacağım tek cevap hakkım vardı. Cevabını lehime kullanabileceğim bir soru yöneltmeliydim. Bunu bilerek vazgeçtim.

"Tamam." Ayaklanmak için dakikalardır koruduğum oturma pozisyonunu bozmam bedenime rahatsızlık vermişti. Belimi tutarak yatağa ilerledim. Niyetim yabancıya bir yastık ile örtü vermekti ama önümdeki manzara bunun mümkün olmayacağını gösterdi. Yatakta uzun bir yastık ve kalın, büyükçe bir örtüden başkası yoktu. Dışarıdan isteyemezdik. Parlak, siyah zeminde halı bile yoktu. Pencerenin dibinde bulunan ahşap iskemle onun iri ve uzun bedenini oturmak için bile kabul etmezdi.

"Bu katta başka odalar var, biri değilse diğeri boştur. Kimseye fark ettirmeden kalabilirsin." Yatağın sol ucuna uzandığımda onu yine arkamda bırakmıştım.

"Koridordaki hizmetliler Alte ailesinin kayıt cihazından başka bir şeyi değil. Önerini kendine sakla ve uyu."

İtiraz etmeyecektim. Haklı olduğu ortadaydı. Sadece yemek odasından misafir katına çıkarken bile hizmetlilerin dikkatli bakışlarını üzerimde hissetmiştim. Şu durumda odadan çıkması demek, ayrı odalarda uyuduğumuzun tüm Lovangos'a yayılması demekti. Gözlerimi kapattım. Taşta mı yatacaktı? Yatabilirdi. Ne yaptığıyla ilgilenmiyordum.

KIZIL GECE +18Where stories live. Discover now