09. İlkyardım

6.5K 694 574
                                    

Herkese iyi okumalar<9

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Akşam yemeğine kadar Luna ile oyunlar oynamıştık. Jasper'ı herne kadar görmezden gelmeye çalışsam da arada oraya doğru bakıyordum. Onun ise baktığı tek bir yön vardı. Tabii ki de ben.. iki kere yönünü değiştirmeme rağmen her seferinde bu tarafa dönmüş oluyordu.

Annemin bizi çağırması ile Luna'yı kucağıma aldım. Kapıdan çıkacağımız sırada beni durdurarak kucağımdan indi ve koşarak Jasper'ı aldı.
Ne yani o da mı bizimle yiyecekti?

Luna bir elinde Jasper ile yanıma gelip tekrardan kendisini kucağıma almamı istedi. İsteğini yerine getirdiğimde pişman olmuştum çünkü şuan Jasper ile göz gözeydim. O kokusu yine burnuma geldiğinde bana dediği şeyi hatırladım.
Kokumun lezzetli olduğunu söylemişti. Yani şimdi o da benim kokumu alıyordu. Umarım ter kokuyorumdur diyerek mutfağa doğru yol aldım.

Masaya oturduğumda annem de yerine çoktan oturmuştu. Luna benim tek kardeşimdi ve sadece üçümüz yaşıyorduk. Annem ile babam uzun yıllardır ayrıydı. Başta çok taksam da artık bir babamın olmamasına alışmıştım. Luna ise onu hiç görmemişti.

Önümdeki çorbayı içerken Luna'nın da Jasper'a içirmiş gibi yaptığını gördüm. Acaba gerçekten yemek yiyiyor mu diye düşündüm. Ya yemiyorsa açlığa nasıl dayanıyordu?
Bundan banane diyerek yemeğe devam ettim. Belki çok acıkırdı da ölürdü bende ondan kurtulurdum..

" Birazdan Luna ile teyzenlere gideceğiz  Karen."

Annemin söylediği şey ile elimdeki kaşığı bırakıp ona döndüm. Arada teyzemlere gider birkaç gün kalıp dönerdik. Ama bu sefer neden sadece Luna ile gidiyordu ki?

" Ben neden gelmiyorum? Uzun zamandır teyzemi de görmüyorum özledim."

"Son zamanlarda derslerine hiç dikkat etmiyorsun Karen. Evde kal ve derslerine çalış. Hem Luna da seni rahatsız edemez."

Dediği şeye hak verdim. Son günlerde yaşananlar yüzünden derslerimi çok ihmal etmiştim. Belki biraz evde yalnız kalmak benim için de iyi olabilirdi.
Anneme kafamı salladım ve bitirdiğim çorba kasesini lavaboya bıraktım. Ellerimi yıkayıp odama döndüğümde kendime ders çalışma ortamı hazırlamam lazımdı. Genel bir konu dağılımı yapıp çalışmaya başladım..

~~~~~~~~~~~

Aradan kaç saat geçmişti bilmiyorum ama evde alıştığım o sessizlik hakimdi. Sanırım annemler gitmişti. Gelen uykum ile daha bitmeyen konulara baktım. Bu uyku ile onları çözemezdim. Ayağa kalkarak kendime kahve yapmak için mutfağa doğru gittim. Sıcak suyu koyup kaynamasını beklerken bir yandan da boynumu ovalıyordum. Suyun kaynadığını belli eden ses geldiğinde aynı anda içeriye bir rüzgar dalgası da gelmişti. Arkamı döndüğümde açık olan pencereye baktım. Annem bir yere giderken genelde onu kapatıp giderdi. Sanırım unuttu diyerek hazırladığım kahve ile odama döndüm.

Kapıyı açtığımda etrafta uçuşan kağıtlar ile adımlarım kesilmişti. Testlerim ve aldığım notların hepsi parçalanmıştı. Masaya doğru gidip kahveyi üzerine koydum. Olayı hâlâ idrak edemezken aklıma gelen şey ile koşarak Luna'nın odasına gittim.

" Nolur Luna nolur onu burada bırakmış olma. Bana onu da götürdüğünü söyle."

Kapının önüne geldiğimde kendimce içten içe dua ediyordum. Eğer onunla şuan aynı evdeysem bu aklımı kaçırmam için güzel bir sebep olurdu. Kapının kolunu açıp kendisinin açılması için arkaya doğru ittim. Yavaşça açılan kapı ile içeriye girmeden kafamı uzatarak etrafı kontrol ettim. Bebek ortada yoktu. Derin bir nefes aldım ve kendi odama doğru ilerledim. Peki ya kim kitapları o hâle getirmişti? Odamın önünde durduğum sırada arkamdaki kapının gıcırdayarak kapanması ile kalp atışlarım hızlanmıştı. Lanet olsun o buradaydı..

Hızla odama girdim ve kapımı örtüp kilitledim. Arkaya arkaya gittiğimde sonunda masaya çarparak durdum. O sırada bi adım sesi geldi. Parke de kendini belli edecek derecede bir adım sesiydi bu. Elimle ağzımı kapatarak beklemeye başladım. İkinci bir adımda korkudan ağlama aşamasındaydım. Adımlar git gide hızlandı ve tam da kapımın önünde durdu. Alt taraftan görünen siyah gölge ile gözyaşlarım artık yanaklarımdan süzülüyordu.

Yavaşça tıklatılan kapı ile sesimi çıkarmamak için kendimi sıkıyordum. Bir süre sonra kapı durmaksızın tıklatılmaya başladı. Hiç ara vermeden kapımı çalıyordu. Ve benden hâlâ bir cevap yoktu.

" Beni odana davet etmiyecek misin Karen."

Sesini duymam ile birden elim ayağıma dolaştı. Arkadaki kahve fincanına elimin çarpması ile tüm kahve olduğu gibi elime dökülmüştü. Korkudan daha çok acı ile bir çığlık atmıştım. Jasper çığlığım ile kapıya vurmayı bırakmıştı. Ne yapacağını beklerken kapının altındaki gölge oradan uzaklaştı.

Gittiğini düşünürken gelen koşma sesi ile gözlerim irice açıldı. Kapıma son gücüyle omuz attığında tekradan çığlık atmıştım. Şuan kapımı kırmaya çalışıyordu. İkinci bir omuzda kapının kenarları çatlamıştı. Üçüncü vuruşta kırılacağı kesin olan kapının önünden çekildim ve kaçmak için etrafta yol aramaya koyuldum.

Sadece bir pencere vardı ve odam ikinci kattaydı. Acaba diyerek aşağıya baktığımda kırılan kapı ile dengemi sağlayamadım ve öne doğru savruldum. Tutunmak için ellerimi kullandığımda yanan yerin daha da kötü bir hâle geldiğinden emindim. O an arkadan çekilmem ile bedenim sertçe  gövdesine yapışmıştı.

Bana sarılırcasına sıkı sıkı tutuyordu. İnip kalkan göğsünden sinirli olduğu belliydi. Ellerini gevşetip beni bıraktığında kendimi öne atarak ondan kurtuldum. Kırık kapının parçalarına bastığımda ayağımı acıtan küçük tahtalar ile yerimden zıpladım. Ne yazıkki tekradan yere basamamıştım. Kolumun altından  beni tutup yatağa oturtmuştu. Burnundan aldığı derin nefesler ile yüzüne bakamıyordum.

Gözyaşlarım tekrardan akmaya başladığında eli ile çenemi tutup kafamı kaldırdı. Doğrudan yüzüne baktığımda bu sefer yüzünü daha net görüyordum. Çatık olan kaşları gözyaşlarıma bakıyordu. Çenemi bıraktığında kafam öne düşmüştü.

" Ağlamayı kes artık."

Arkasını dönüp etrafa bir tur bakmıştı. Masanın üzerinde dökülmüş kahveyi gördüğünde tekrar bana döndü. Yanan elimi arkama doğru sakladığımda bana doğru yaklaşmıştı. Yatakta ondan uzaklaşacağım sırada hızla elimi tutması ile acı ile bağırdım. Yüzüme baktığında elimi artık daha yavaş tutuyordu.

" Sana kendine iyi bakmanı söylediğim hâlde ısrarla kendin zarar veriyorsun taşıyıcı. Daha fazla sinirlerimi bozma."
Elimi bırakıp odadan çıkacağı sırada bana seslenmişti.

" Tekrar döndüğümde orada olmazsan bu sefer bu kadar sakin kalmam Karen."

Yanan elim canımı çok fazla acıttığından doğru bir şekilde düşünemiyordum. Üfledikçe daha çok yanıyordu.

" Elini uzat."

Geldiğini bile görmediğim varlık elinde ilkyardım çantası ile bana bakıyordu.
Öldüreceği kişiyi böyle düşünmesi komiğime gitmişti. Kendimi tutamayarak güldüğümde kaşlarını çatmıştı.

" Kafayı yemek için erken değil mi taşıyıcı." Bu sefer de o beni dalgaya alıyordu. Tekrar ciddileştiğimde elimi ona uzatmaya niyetim yoktu.

" Yardımına ihtiyacım yok. Ben hallederim g-git buradan."

Söylediğin şeylerden sonra beni takmayarak yanıma oturdu. Kolumdan tutup kendine doğru çektiğinde gözlerimi kapatmıştım. Elime değen soğuk şey ile irkilerek ondan kurtulmaya çalıştım.

" Rahat dur  yoksa seni o yatağa bağlarım."

Kıpırdamayı kessemde titrememi durduramıyordum. Elime krem sürmeyi bitirdikten sonra üflemeye başlamıştı. Nefesi kremden daha da etkiliydi. Fatketmeden yatakta arkaya yaslanarak gözlerimi kapattım. Rahatlayan elim ile mayışmaya başlıyordum. Bir süre sonra kendimi uykunun kollarına bıraktığımda artık hiçbir şey hissetmiyordum..














Evett bölüm bitti ama bende bittim.
Şu bölümü yazarken yaşamadığım şey kalmadı, kahve sahnesinden sonra kendi kahvemi yanlışlıkla devirdim 🫠
Neyseki yanmaktan kurtuldum nsjznsjzns.
Yarın görüşmek üzeree

JASPERWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu