35. Kaybediş

2.8K 331 289
                                    

Öncelikle merhabaa.
Bölüme başlamadan önce küçük bir şey söylemek istiyorum.
Sizler gibi düşüncelerinizde benim için önemli bu yüzden bolca yorum yapmanızı rica ediyorum.
İyi okumalarr



~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~






Gözümü kamaştıran ışığı elimle engellemeye çalışıyordum. Önümü göremediğim gibi nerede olduğumu da bilmiyordum.

Yavaşça ilerlemeye başladığımda gelen ışıkta git gide azalıyordu. Sonunda elimi indirip karşımdaki mor zambaklara baktım. Burası oldukça tanıdıktı. Neresi olduğu bir türlü aklıma gelmese de sanki en başından aradığım yerdeydim.

Esen rüzgar çiçeklerin kokusunu etrafa doldurmuştu. Hâlâ nereye gittiğimi bilmeden ilerliyordum. Sonunda adımlarım durduğunda kendi etrafımda bir tur atmıştım. Tekrar eski konumuma geldiğimde önümde duran kaya ve üzerindeki beden nefesimin kesilmesine neden olmuştu.

Jasper'ın bedeni ruh haline göre resmen parlıyordu. Peki ya ben burayı neden unutmuştum? En önemlisi nasıl buraya gelmiştim.

Bedene ilerleyeceğim sırada arkadan biri beni kuvvetle itmişti. Dengemi koruyamadan yere düştüğümde elime bulaşan sıvıyla kalbim korkuyla atmaya başlamıştı.

Kafamı ellerime eğip neredeyse her yerime bulanan kana baktım. Az önce üzerimde olmayan beyaz elbise boyluca kırmızı olmuştu.

Hızla ayağa kalktığım da artık karşımda Jasper'ın bedeni yoktu. Üst üste dizilmiş ölü bedenler ve kanlarından oluşan bir yol vardı. Yolun sonunda ise o kanlara bulanmış ben vardım.

Çığlık atarak geri geri gitmeye başlamıştım. Bu lanet görüntü kafayı yedirtecek kadar kötüydü.
Bir yandan bağırıyor bir yandan da üzerimdeki kanı temizlemeye çalışıyordum. Arkamı dönüp koşmaya başlayacağım sırada sırtıma çarpan beden bunu engellemişti.

Nefes nefese ona döndüğüm de doğrudan bana bakan Jasper'ı görmüştüm. Bu sefer ruh değildi. İnsan formunda karşımda duruyordu. Hızla atılıp ona sarıldığım da bana sarılmasını beklesem de sadece beklemişti.

Geri çekilip suratına baktığım da bir yabancı gibi bana bakıyordu. Yüzünde oluşan ifadesizlikle korkum büyümüştü. Biraz daha geri çekildiğim de  elinde parlayan metali yeni farkediyordum.

Gözlerimden su misali akan yaşlarla yerimde dona kaldığım da bana yaklaşmaya başlamıştı. Bağırıp ona hayır demek istiyordum. Bunu yapmamasını istiyordum. Yine de yerimden hareket etmemiştim.

Elindeki bıçağı tam göğsüme sapladığında bile hareket etmemiştim. Onun beni öldürmesine bilerek izin vermiştim.

Sapladığı bıçağı aynı hızda çıkardığın da acıyla yere yıkılmıştım. Artık elbise tamamen kırmızıydı. Göğsünden akan kan diğerlerinin yoluna karıştığında Jasper'ın arkasını dönüp gidişini izlemiştim. Elindeki bıçağı bırakmadan gözden kaybolduğunda son kez etrafımı saran mor zambakların kokusunu içime çektim.

~~~~~~~~~

Nefes nefese gözlerimi açtığımda etraf bulanıktı. Karşımda duran beden kollarımdan sıkıca tutmuştu. Birkaç kez kırptığım gözlerimden yaşlar aktığında ne ara ağladığımı anlamamıştım.

Bana endişe ile bakan Jasper hızla kollarını dolamıştı. Kalbim hâlâ korkuyla atıyordu. Az önce beni öldüren adamın kollarında olmak garip hissettirmişti.

" Bir anda ağlamaya başladığın da ve uyanmayınca çok korktum taşıyıcı."

Sadece suratına bakmakla yetinmiştim. Her şeyi anlatacaktım ama üzerimdeki afallamayı atamıyordum.


JASPERWhere stories live. Discover now