31. Şeytanın oyunları

3K 368 298
                                    

İyi okumalarr

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~


Oldukça boğucu olan fabrikadan çıktığım da içime derin bir nefes çektim. Buraya kadar koşarak gelmiştim. Yanından kaçtığımı sanan Albert peşimden koşup beni tuttuğun da suratımı üzgün tutmaya çalışıyordum.

" Benden mi kaçıyorsun Karen? Böyle gidebileceğini-"

Sözlerini ağlayarak bölmüştüm. Biraz yaklaşıp yakınına gittiğim de gözlerini yüzümden çekmiyordu. Neden böyle yaptığımı içten içe sorguladığını biliyordum. Soru sormasına izin vermeden kolunu sıkı sıkıya tuttuğum da doğrudan gözlerine bakmıştım.

" Buradan gidelim Albert lütfen. Kendimi iyi hissetmiyorum."

Tek tek akan gözyaşlarıma bakıyordu. Bunu yaparken keyifle parlayan gözlerine parmaklarımı sokasım geliyordu. Yine de bu düşünceleri aklımdan attım. Onu kandırmak için ilk önce kendimi inandırmam lazımdı.

Bir şey söylemeden yüzüme baktığın gözlerimi kapatıp bir süre bekledim. Sanki başım dönüyor gibi iki koluna da tutunduğumda hızla beni tutmuştu. Tökezleyip tırnaklarımı derisine geçirdiğim de  ağzından acıdığını belli eden sesler çıkarmıştı. Bu sefer keyiflenen ben olduğum da daha fazla dayanamamış olacakki sonunda kabul etmişti.

" Peki ama seni eve ben bırakayım. Arabam hemen şurada."

Ona kafamı sallayıp doğruldum. Burnumu çekip beraber arabaya doğru gittiğimiz de arada bana kısa bakışlar atıyordu. Kapıyı açmak için eğildiğinde ondan hızlı davranıp kendi kapımı açmıştım. Rol de olsa benim de tahammül sınırım vardı.

" Aslında Albert beni eve değil de teyzemlere bıraksan daha iyi olur. Annemin karşısına bu şekilde çıkmak istemem."

Amacım bu olmasa da ona evimin yerini söyleyemezdim. Teyzemin evini tarif ettiğim de bu da doğru değildi. Kimseyi tehlikeye atmadan halletmek en iyisiydi.

Yolculuğun bu kadar sessiz geçmesini beklemesem de Albert beni şaşırtmıştı. Kaşları çatık bir şekilde yoldan bakışlarını çekmemişti. Bunu genelde bir şeyler düşünürken yapardı.

" Bana bu kadar baktığına göre sende mi beni özledin?"

Yakalanmanın verdiği stresle hızla önüme döndüğüm de gülmeye başlamıştı. Ona bu kadar dikkatle bakmam hataydı.

" Hayır seni özlemedim. Açıkçası hâlâ sana karşı güven sorunum var Albert."

" Bunu az önce çözdüğümüzü düşünüyordum Karen. Senin için daha ne yapabilirim?"

Yok olsan fena olmazdı. Yine de bir süreliğine bana oldukça fazla lazımsın.

" Sadece kandırılmış biri olarak bunları söylüyorum."

Yavaşça cama döndüğüm de aklıma Jasper gelmişti. Gün neredeyse bitecekti. Ben ise onsuz bir gün geçirmiştim. İçimde tarifsiz bir boşluk vardı.

Elimin üzerinde hissettiğim soğuk parmaklarla hızla Albert'e döndüm. Bana yine zaferle baktığın da bunu ona hatırlatmak her seferinde hoşuna gidiyordu.

" En başından yaptığın yanlıştı mor zambağım. Benim yanımda olursan seni ondan daha çok mutlu edebilirim."

Duran araba ile birbirimize bakarken elim elinin altında titriyordu. Çekmemem lazımdı. Sadece biraz zaman Karen.

Gözleri birden dudaklarıma düştüğünde pis bir şekilde sırıtmıştı. Hafif bana doğru yaklaştığın da arabanın ön camına çarpan kuşla korkuyla geriye doğru sıçradım. Benim aksime hiç korkmayan Albert alayla gülmüştü.

JASPERWhere stories live. Discover now