12. Fabrika

6.1K 650 630
                                    


İyi okumalar..

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Yataktan hızla çıkarak boğuşmayı andıran seslerin olduğu yere  gittim. Kapının önündeki Jasper ile göz göze geldiğimizde tek eli ile kapıyı tutuyordu. Diğer tarafta kimin olduğunu bilmesem de zorla kapıyı açmayı çalışıyor bir yandan da sıkışan elini kurtarmayla uğraşıyordu. Affallamış bir şekilde onlara bakarken bana bağıran Jasper ile ona doğru döndüm.

" Git buradan Karen. Odana gir ve kapını kitle ben birşey söylemeden de asla oradan çıkma."

Hâlâ donmuş vaziyette ona bakarken tekrar bağırmıştı.

" Hadi taşıyıcı çabuk uzaklaş buradan."

Hemen dediğini yaptım ve odama girdim. Kapımı kapatıp kilitlediğim de korku ile tırnaklarımı ısırmaya başlamıştım. Dışarıda olan her kimse hâlâ kapıyı zorluyordu. Odanın içinde bir oraya bir buraya giderken yabancı birinin sesini duymam ile iyice kapıya yaklaştım ve onları dinlemeye başladım.

" Hadi ama Jas bu lanetten gerçekten kurtulacağını mı sanıyorsun."

Bu adam Neden Jasper'a öyle seslenmişti. Hem onun lanetli olduğunu nereden biliyordu?

" Defol git buradan kahrolası ruh emici onu sana asla vermem."

Onu derken benden bahsettiğini anlamıştım. Beni o adamdan koruyordu. Karşısındaki adam ona cevap verdiğinde burnundan nefret dolu bir nefes vermişti.

" Maalesef dostum, geç kaldın. Karşıma çıkamadığına göre hâlâ korumayı kıran büyüyü bulamadın. Senin aksine ben çoktan buldum." diyip sinir bozucu bir şekilde gülmüştü.

Aynı şekilde Japser'da güldüğünde bunu sinirden yaptığı açıkça belliydi.

" Ne pahasına olursa olsun taşıyıcıya dokunamayacaksın seni adi."

Söylediklerinden sonra kapıyı sertçe ittiğini duydum. Acı ile bağıran yabancı elini çekmiş olacak ki kapının kapanma sesi gelmişti. Hemen ardından gelen kilit sesi ile buraya doğru hızla gelmişti.

Benim kapımın önünde durduğunda o söylemeden kapıyı açtım.  Odaya girdiğinde kolumdan tutarak pencereye doğru yaklaşmıştı. Aşşağıya baktığında bende onunla birlikte bakmıştım. Neredeyse aynı yükseklikten atladığımı hatırladığım da yutkundum. Suratına baktığımda o adamın kim olduğunu merak ediyordum.

" O kim Japser? Benden ne istiyor yoksa senin gibi o da mı beni öldürmek için geldi?"

Üst üste sorduğum sorulara bu sefer kızmamıştı. Gözlerinde şimdiye kadar görmediğin bir duygu vardı.

" Evet seni öldürmek için burada ama seni ona veremem, sonun diğerleri gibi olursa artık elimde olan tüm şansım gider. Sen benim tek şansımsın Karen."

Onun şansı olan ben değildim, bedenimdi..

" Peki ya ondan nasıl kurtulacağız? Neden birşey yapmıyorsun."

Kızgınlıkla gözlerime baktı. Daha çok kendisine sinirli gibi bir hali vardı.

" Bu lanet evden ve zihninden
çıkamıyorum. Eğer bu duruma gelmesem hiçbiri karşımda böyle konuşacak cesareti bulamazdı."

Elini saçlarına geçirip gözlerini kapatmıştı. Nasıl bir duruma gelmişti? Yaşadıkları hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bir ihtimal sormayı aklımdan geçirdim. Bana söyliyeceği kesin değildi ama denemeden öğrenemezdim.

" Bu hâle gelecek ne yaşadın Jasper. Seni kim bu hâle getirdi?"

O an ilk kez gözlerinde ki yorgunluğu görmüştüm. Aynı şekilde nefret ve öfke de yerini edinmişti.

JASPERWhere stories live. Discover now