11. Abel 2

6.4K 682 869
                                    

İstekler üzerine yazılmış bayaa uzun bir bölüm.
Herkese iyi okumalarrr<9

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Sırtımda çantam ile evden çıkmadan önce kapıma hasar kontrolü yapıyordum. Sağlam bir şekilde yerinde durduğu için mutluydum. Zihnimde gerçekleşen şeylerin orada kalması her ne kadar iyi birşey olsa da bulabileceğim ipuçlarının da orada kalması kötü oluyordu. Onlar için tekrardan canavarımsı şey ile karşılaşmak istemiyordum.

Kapısı kapalı olan Luna'nın odasının önünden hızla geçtim. O bebeğin orada olduğunu biliyordum.. İçinde olan varlığı düşündüğüm de elim ağrıyan çeneme gitmişti. Kapım düzelse de çenemin ağrısı bir türlü geçmiyordu. Evden çıkacağım sırada aklıma gelen şey ile tekrardan odama döndüm. Okuma kitaplarının arasında olan kalın kitabı çıkardığımda onu neredeyse unutuyordum.

Çantama yerleştirdiğim kitap ile taşıyacağım ağırlık iki katına çıkmıştı. Sitem ederek sonunda evden çıktığımda temiz havayı derince içime çektim. Arada normal bir dünyada yaşadığımı hatırlamam gerekiyordu. Önceden de bildiğim yolu yürümeye başladığımda etraftaki insanlarda bir gariplik vardı.

Yanından geçtiğim kişiler aynı monotonlukta kafasını dönerek bana bakıyordu. Adımlarımı hızlandırdığım da kafamı eğerek yanlarından geçiyordum. Git gide paranoyaya bağlamaya başlamıştım. Hızımı kesmeden yürümeye devam ettiğimde önümdeki kişiye sert bir şekilde çarpmıştım. Ağrıyan kafamı tuttup havaya doğru kaldırdım. Karşımdaki tanımadığım adam  yanından geçtiğim insanlar gibi bana bakıyordu.

Gözleri sonuna kadar açılmış ve hareket etmeden önümde durduğunda ondan uzaklaşma isteği ile bir adım geri gittim. Gözlerini üzerimden çekmeyen adam ile temkinli bir şekilde  yanından uzaklaştım. Arkama baktığımda yine aynı şekilde durduğunu gördüm. Aniden kafasını bana doğru çevirdiğinde ağzımdan küçük bi çığlık kopmuştu. Önüme dönüp koşar adımlarla yoluma devam ettim.

Abel'e bundan da bahsetmeliydim. Artık aklımı kaçırmaktan korkuyordum..

Fuara ulaştığımda etrafta insanların olmaması garibime gitmişti. Normalde kapısında uzun kuyruklar olurdu ama şuan kimse yoktu. Biraz daha yaklaştığımda kapalı olan kapılar ile elimi alnıma koydum ve gözlerimi kapattım. Lanet olası yer kapalıydı.

Telefonuma baktığımda pazar gününde olduğumuzu gördüm. Zaman algımı da kaybettiğim için gerçekten kendimi tebrik etmek istiyordum. Şansımı denemek için kapıya yaklaştım ve fazla görünmeyen cam kapılardan içeriye doğru baktım. Daha sabah olduğundan hiçbir şey görünmüyordu.

" Orada kimse yokmu? Hey!!"

Bağırmalarıma bir karşılık gelmemişti. Üst üste gelen aksilikler ile kendime hakim olamayıp kapıyı tekmeyeleme başladım. Bir yandan söyleniyor bir yandan da tekmelemeye devam ediyordum.

" Lanet olası fuar." diyip tekrardan tekmeyi geçirmiştim.

" Lanet olası aptal bebek."
Ve bir tekme daha

" En çokta bu laneti başıma saran kişiye lanet olsun." dediğimde kapı açılmış ve durduramadığım tekmeyi karşımdaki kumral adama atmıştım.

Acı ile ayağını tutan Abel'e şok olmuş bir şekilde bakıyordum. İstemeden yaptığım şeye pişmanlık duyarak hemen yanına eğildim.

" Abel ben çok özür dilerim. Senin kapıyı açacağını bilmiyordum. Ben gerçekten çok üzgünüm. Çok fazla acıyor mu? İsterse-"

Art arda söylediğim şeylere karşı Abel elini kaldırıp bir şeyinin olmadığını belirterek beni susturmuştu.

JASPERWhere stories live. Discover now