Excuse Me Miss(ter)

502 33 475
                                    

*Bayram şekeriniz geldiiiiii *-* Bölümün ortasındaki şarkıyı açmayı unutmayın!*

Kyungsoo son kez üstünü düzeltirken ilk işlerine çıkacakları için heyecan doluydu. Çoğu şeyi kendi ayarlamış olsa bile insanlar arasındaki utangaçlığının ve konuşmayı pek becerememesinin üstesinden nasıl gelecekti, hiçbir fikri yoktu. İngilizcesinin iyi olmasına güveniyordu yalnızca.

Okuldayken en sevdiği ders şüphesiz yabancı dildi. Öğrenmek için çok çaba harcamasına gerek kalmamıştı bile. Minik telefonlarından da Soo Man'ın izin verdiği yabancı dizileri izleyebiliyorlardı ki kendisi hepsini izlemişti. Pratik yapmak için bazen kendi kendine konuştuğu olurdu. Cesaretini toplayabilirse bugün güzel işler çıkarabileceğine inanıyordu.

Saçlarıyla biraz uğraşmıştı vakti olduğundan. Onların isyankar tavırlarını pek bastırabildiğini söyleyemezdi. Süslenmek konusunda pek bir şey bilmiyordu, buna hiç ihtiyacı olmamıştı ki. Aslında takım elbise giyinecek olmaları kolaylıktı hepsi için. Yalnızca saçı kalıyordu halletmesi gereken. Ne de zor iş!

Jöle ile biraz düzenleyip kuruttuktan sonra gri ceketinin boyun kısmını düzeltti. Saçları inek yalamış gibi duruyordu tam anlamıyla. Ama takmayacaktı. Odasının kapısını açıp aşağı inecekken Survivor'a denk geldi koridorda. O açık kahverengi saçlarıyla kendisinden daha iyi başa çıkmış gibi gözüküyordu. Ön tarafları biraz yukarı kaldırmıştı. Ayrıca giydiği şey de kendisininkinden farklıydı. Kyungsoo rahatlıkla yakışıklı göründüğünü söyleyebilirdi büyüğün.

Ona gülümsediğinde nazikçe Survivor üzerindeki bütün asosyalliği bir kenara bırakıp kolunu sardı omuzlarına. İkisi bu şekilde merdivenlerin başında durduğunda onları bekleyen üç kişi şokla kasılmıştı. Lost onların tatlılığına ve birlikte olmalarına sevinirken diğer ikili pek mutlu gibi durmuyordu.

Kim Jongin mükemmel siyah takımı içinde bir prens gibi dururken hiç bu kadar sert bir yumruk yememiş gibiydi. Az önce konuşup güldükleri şeyi tamamen unutmuş, büyüğün kollarındaki beyaz tenli çocuğa bakıyordu. Giydiği ona tam uymuş, saçları ise çok uğraşılmadığı halde ona yakışmıştı. Kendisi tek renkte kararlılık göstermişti. Diğerinin tersine.

Glee ise büyüğü ilk defa gerçekten gülerken görüyordu. Bu görüntü birçok şeyden güzel olsa da Bones ile samimiyetlerini anlayabilmiş değildi. Neden ve nasıl bu kadar yakın olmuşlardı? Yoksa aralarında diğerlerinin bilmediği bir şey mi vardı?

Kalbi acıyla atarken kendine şaşırdı. Bunu neden umursadığını anlamamıştı. Hepsi arkadaştı sonuçta. Survivor'ın güneş açtıran gülümsemesini neden kendine saklamak istesindi ki? Bu aşırı saçmaydı.

"Baya yakınlaşmış gözüküyorsunuz."

Lost mutlulukla söylediğinde diğer ikili daha çok surat asmıştı. Bunu belirtmeye gerek yoktu, yeterince gözlerine sokulmuştu zaten.

Kyungsoo şaşkınlıkla Survivor'ı itip inmeye başladı merdivenlerden. "Ben de anlamadım ki. Bir anda yapıştı."

Bundan rahatsız olmamıştı fakat grubun önünde bu tarz yakınlaşmalarda bulunmak istemiyordu. Herkes onun iyi biri olduğunu düşünüp yapışabilirdi sonra. Tanrı korusun! Yumoş yumoş tiplerden değildi o. Gerçi Min Seok'un da öyle olduğunu düşünmüyordu şu ana dek ama insanlara ne zaman güveneceğinizi bilemiyordunuz işte.

Bu sırada gözü başından beri bakışları onda olan adama takılmıştı. Asi kesinlikle gecenin en şık adamı olacağını garantilemişti. Üstündekiler bedenini mükemmel şekilde sarmıştı. İnce ve uzun vücudu ne giyerse çok iyi taşıyacağını kanıtlıyordu aslında. Saçları çok daha iyi duruyordu günlük halinden. Yalnızca hafif karıştırmış gibiydi ilk bakışta ancak inceledikçe daha da uğraşılmış olduğunu görebiliyordunuz.

JudasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin