Okyanustaki Kayıp Balık

446 31 619
                                    

*Bölüm gelmeyecek mi diye düşünen var mı acaba... ama geldi ^^*

Jong Dae kimlikleri masaya bıraktığında herkes derin bir nefes almıştı. Akşam çıkacakları yeni görevleri için yeni isimler oluşturmak ve kimlikler çıkartmak zorunda kalmışlardı. Her birinin üçüncü bir adı vardı artık. Kartlarını incelerken Kyungsoo yerinden kalkıp mutfağa gitti. Olanlar ona çok ağır geliyordu. Yalnızca birkaç gün önce silahlı saldırıya uğramışlardı hem de ilk görevlerinde.

Diğerlerinin de kendisi kadar endişelendiğini biliyordu elbette. Fakat her şeyin bir anda tepetaklak olmasına hala ayak uyduramamıştı. Bir bardak soğuk suyu kafaya dikerken yanına gelen Lost'u fark etmemişti.

"Endişelenme. Bize bir şey olmayacak."

Onun aniden bu kadar emin konuşması şaşırmıştı kısa olanı. Gözlerindeki kararlılık korkutucuydu neredeyse. Ne olduğunu, onun ne bildiğini öğrenmek istedi o an. Sanki altında bir şeyler saklıymış gibiydi sözlerinin. Ayrıca ona nasıl bu güvenceyi verebiliyordu ki?

"Nereden biliyorsun?" Sesindeki ufak tereddütle sordu.

"Bana güven sadece. Biliyorum tanışalı çok olmadı ama."

Sırtını sıvazlayıp elindeki bardağı aldı ve sonunda kalan birkaç damlayı içti. Arkasına bile bakmadan mutfaktan çıktığında aslında kendisinin de ne kadar heyecanlı olduğunu çaktırmamaya çalışıyordu. Elleri titrerken oturdu koltuğa. Uzun zamandır unuttuğu duygular gün yüzüne çıkmış, kalbinin ipsiz gibi atmasına neden oluyordu.

Kısa olan da onlara katıldığında herkes adını incelerken bulmuştu kendini. İnsanların onlara seslenmesi adına düzgün bir belgeleri bile yoktu. Her biri başkalarının zorla ellerine tutuşturduğu lakaplardı. Sevgisiz olduğu kadar saygısız da büyümüşlerdi.

Yixing adının gittikçe düşen harflerine gülümsedi. En sonunda kendisinden tek bir harf bile kalmayacağını düşünüyordu. Acı dolu bir gülümseme sundu diğerlerine. Geri kalanlar ise ne yapacağını bilemeyerek etrafa bakmaya başlamıştı.

Yeni atlattıkları silahlı saldırıdan beri suskundular. İşin ciddiyetini o ana kadar anlayamamış olmak ağır bir bedele sebebiyet vermişti. Yıllarca eğitim almaya, birçok şeyi öğrenmeye ya da mükemmel silah kullanmaya benzemiyordu bu yaşananlar. Tecrübe kesinlikle bambaşka idi.

Survivor yerinden kalkıp dikildi önlerine. Bir müddet öğretmenlerinin onlarla irtibata geçemeyeceğini öğrenmişlerdi. Akıl verme işi ise içlerinde liderleri diyebilecekleri tek kişiye yani kendisine kalmıştı bu durumda. Boğazını temizleyip onu beklentiyle izleyen gözlere baktı. Her şeyi bilirken sanki yeni bir şeylerle karşılaşıyormuş gibi davranmak zordu.

"Evet... Biliyorum bir saat sonra önemli bir iş adamı ve sevgilisiyle birlikte akşam yemeği yiyeceğiz. Geçen seferki faciadan sonra hepimiz aynı şeylerin tekrarlanmasından korksak da bu sefer tedbirlerin daha sıkı alındığını düşünüyorum. Öyle olmasa bile biz yıllarca eğitilmiş, bu görev için yetişmiş beş ajanız beyler. En kötü başımızın çaresine bakarız, birkaç gün önceki gibi."

Jongdae hayatında birçok konuşma dinlemiş, dinlediğinin iki katı kadar konuşmuştu. Fakat tüylerinin diken diken olduğu son zamanı hatırlamıyordu bundan önce. Belki siz sevgili okuyucular, pek etkilenmemiş olabilirsiniz ancak zaten ona hayranlık besleyen Glee için bu sözler gerektiğinden fazla etkileyici olmuştu. Olayla pek ilgilendiğinden değildi açıkçası. Görevler onu endişelendirse de korkutmuyordu artık ki endişesi kendi için de değildi.

Yalnızca Survivor'ı daha fazla konuşturmak istiyordu o an. Ağzından çıkabilecek her kelimeyi merakla bekliyordu. Bu yüzden aklında bir süredir dolanan soruyu patlattı.

JudasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin