Dramarama (WATTYS2018)

176 17 103
                                    

GÜNCELLEME: WATTYS2018'İ KAZANDIK! JUDAS KAZANDI!
*Dün yayınlayacaktım unuttum... neyse okuyan yok zaten...*

Kyungsoo bavulunu çekerken arkasından gelen çocuğun sesini duymamıştı. Castle aniden yanında belirip elinden aldığında ağır bavulu, rahatlamayla beraber kötüde hissetmişti çünkü, yeterince dolu değilmiş gibi sırtı bir de kendisininkini taşıması onun için fazlaydı.

Bu sırada yanından bomboş elleriyle geçen Tao'ya bakıp kaşlarını çattığında birkaç saniye sonra elinde yedi tane valizle Kris'i görmesi her şeyin anlam kazanmasına neden olmuştu. Arkadaşına gülüp sevgili kullanma sanatlarına dair ders istemeyi aklının kenarına not aldı.

Evlerine kısa bir süreliğine yerleşecek olan üçlüyle birlikte oda düzeni karmaşıklaşmıştı. Kışın bu son günlerinde kimseyi salonda yatırmak istemiyordu ancak yeterli sayıda odaları da yoktu. Koltuklara kurulmuş bedenlerin yanına geçtiğinde valizlerin kalabalık görüntüsü gözlerini yormuştu.

"Bu kadar çok şeye ihtiyaç var mıydı?"

"Lütfen Bones, Tao en az iki makyaj çantası almasa olmazdı elbett." Kris gözlerini devirip sevgilisine sırtını döndüğünde dramatik bir şaşırmayı kaçırmıştı ne yazık ki.

"Bir tane aldım sadece. Ayrıca bu aşık olduğun yüz öyle gökten inmiyor beyefendi. Makyajsız beni her gördüğünde kansere yakalanmışım gibi bakıyorsun."

"Onları sığdıracak bir oda bulamazsan belirli hastalıklara yakalanacağımız kesindir hayatım."

Odaların kısıtlılığından ötürü ne yapacaklarını bilemezlerken Tao'nun öne doğru atılmasıyla şaşırmıştı diğerleri. Sehpaya kalçasını dayayıp bacaklarını üst üste atmıştı. Her birinin gözlerindeki şaşkınlığa gülümsedi.

"Aslında matematiği çok basit. Herkes sevdiğiyle aynı odada yatarsa bir odamız artabilir bile."

Kris onun adını bağırırken omuz silkti genç adam. Çok fazla düşünmeye gerek yoktu sonuçta. Bones'un odasını kendi içine seçip eşyalarını götürdü. Kimseye sormasına gerek dahi kalmamıştı. Ancak arkasında kalan herkes onu izliyordu merakla. Gerçekten dediği gibi bir mantık güderlerse evde kargaşa çıkacağı kesindi.

"Herkes kendi yaşıtıyla aynı odada kalacak. Tartışma bitmiştir."

Konuşulmasa da zihinlerindeki kavganın bitmiş olması dedikleriyle gerçekleşmişti. İçten içe rahatladığını duyabiliyordu diğerlerinin. Kris'i bir başkasıyla bırakmanın onun için zor olacağı kesindi lakin başka seçeneği yoktu. En başından beri böyle olması gerekiyordu her şeyin. Kendileri imkansızı gerçekleştirmeseydi en azından.

Akşama doğru salona sığamadıklarında bazıları yere oturmak zorunda kalmıştı. Kris sevgilisinin dizlerinin dibine oturarak yasladı başını. İzledikleri şeye dikkatlerini vermiyorlardı bile. İleriye dönük planlarının ne olacaklarına dair düşünceleri öyle derindi ki yukarıdan gelmiyordu başka şeylerin sesi.

Bu yüzden farkına varamamışlardı Yunho'yu. Kalabalık grubu gördüğünde büyük olan ilk başta şaşırmıştı halbuki sevinmesi gerekiyordu bazı şeyleri aralarında çözdükleri için. Aynı tarafta olmaları her biri için en iyisiydi. Peşinden gelen arkadaşları kendisi kadar sessiz olamadığından fark edilmişlerdi.

Zhou Mi Kris ve Tao ile tanışmak için can atarken Yunho Suho'ya yönelmişti. Jongin'in ondan bahsettiğini hatırlıyordu. Göründüğünden çok daha güçlü durduğunu söyleyebilirdi. Gözlerindeki parıltı ve hırs kendisini anımsatmıştı ona. Jae Joong gülümseyerek ona sarıldığında konuşmasının yarısında, aynısını düşündüğü anlamıştı hemen.

JudasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin