Korku Okulu - 48.Bölüm - Kâbus

9.8K 647 162
                                    

"Hayır, hayır, hayır!"

Çok şükür rüyamış. Hatta buna rüya bile denemez. Düpedüz kâbustu.

Yataktan kalktığımda içeriden gelen ayak seslerini duydum.

"Kim var orada ?"

Yavaşça adım seslerinin olduğu yere giderken tekrar seslendim.

"Cevap ver sen kimsin ?"

Cevap gelmeyince ani bir şekilde seslerin geldiği odaya girdim. Dolabın arkasında biri vardı. "Sen kimsin ?" diye sordum.

"Buraya nasıl girdiğimi merak etmiyorsun yani ? diye cevap verdi. Ona yaklaşınca dolabın kapağını iyice kendine doğru çevirdi. Yüzünü görmem imkansız gibiydi. Sesi hiçte uzaktan gelmiyordu. Sanki bu sesi daha önce duymuştum. Dolaba yaklaşırken dolabın kapağını tutup arkadaki kişiye doğru ittim ve çarpmanın etkisiyle yere düştü.

"Kaan! Sen ne arıyorsun burada ? Hemen polisi arıyorum bu sefer bittin sen!" Cebimden telefonu çıkarıp hemen polisi aradım.

"Alo! Yardım edin! Evimd..." Yerden kalkarak elimdeki telefonu alıp dışarı fırlattı. "Asıl sen bittin bu sefer öleceksin!" Çığlık atmamla ağzımı kapatması bir oldu. Ağzımı kapatırken karnına dizimle tekme attım. Dengesini kaybedip tekrar yere düştü. Hemen kapıya doğru koştum ama kapıyı açamıyordum. Kapıyı kilitlemişti ve anahtarı bulamıyordum. Kapıyı açamayınca mutfaktaki açık olan pencereden aşşağı doğru baktım.

Buradan atlayıp sağ olarak çıkmak imkansızdı, en azından benim için. Kaan'ın ayak sesleri duymaya başladım. Kendini toplarlamış ve buraya doğru geliyordu. Tekrar aşağıya baktığımda başım dönmeye başladı, ayakta durmakta bile zorlanıyordum. Kaan mutfağa varmıştı. Beni pencerenin diğer tarafında atlamak üzere olduğumu görünce konuşmaya başladı. "Hiçbir yere gidemezsin. Buradan kaçışın yok!" Atlamaktan başka çarem yoktu. Aşağı baktım ve gözlerimi kapatarak kendimi serbest bıraktım...
.
.
.
Büyük bir baş ağrısıyla uyandım. Gözlerimi yavaşça açtığımda karşımda babamı gördüm. Kolumu ona doğru uzatmaya çalıştığımda alçıda olduğunu gördüm. "Baba sen ne zaman geldin ?" diyebildim yorgun bir şekilde. "Eve gittiğimde Burak diye biri, heralde komşunuz mu neymiş ? O bana anlattı. Duyar duymaz da hemen hastaneye geldim. Arkadaşların az önce buradalardı, şimdi kantinde senin uyanmanı bekliyorlardır. Gidip haber veriyorum." Babamın odadan çıktığında aklıma babamın bana neden atladığımı soracağı geldi. Eğer bir bahane bulmazsam her şeyi öğrenirdi ve bu hiç iyi olmazdı. Ne söylesem diye düşünürken Efsun ve Tülin'in odaya girdiğini gördüm. Arkalarından da babam girdi. Her şeyi anlatmam gerekiyordu ama babam odadaydı. "Baba, arkadaşlarımla özel bir şey konuşmak istiyorum. Biraz dışarıda bekler misin ?" diye sordum. "Tamam, ben aşağı kata iniyorum o zaman." diyip odadan çıktı. Babam çıkınca Tülin, "Niye atladın oradan kafayımı yedin ?" dedi.

"Kaan!"

"Ne Kaan'ı Selin ?"

"Kaan bizim evdeydi. Atlamasaydım beni öldürebilirdi."

"Bir dakika bir dakika o sizin eve nasıl girmiş ki ?"

"Bilmiyorum uyandığımda içeriden sesler geliyordu ben de oraya dogru gittim ve sonrası mâlum."

"Keşke o an polisi arasaydın."

"Aramaya çalıştım ama engel oldu." dedim. Tülin'e Melis'in nasıl olduğunu sordum. "Değişen bir şey yok durumu aynı. Bu arada kötü bir haberim var Cenk komadayken ölmüş." dedi.

"Ciddi misin sen ?"

"Maalesef."

Biz konuşurken doktor odaya girdi. "Çok ciddi bir rahatsızlığınız yok. Çok ucuz kurtulmuşsunuz. Kolunuzun üstüne değilde başka bir yere düşseydiniz çok kötü şeyler olabilirdi. Birkaç testin ardından taburcu olabilirsiniz. Geçmiş olsun." dedi.

Testler bittikten hastaneden çıktın. Doğru düzgün yürüyemiyordum, ayaklarım sızlıyordu. Babamın yardımıyla birlikte eve doğru gidiyordum. Tülin ve Efsun benden önce gitmişlerdi. Eve girdiğimizde Aysun Abla ve Burak'ı gördüm. Bizim geleceğimizi babam haber vermiş olmalı yoksa bu kadar hazırlık yapmazlardı. Tüm akşam eğlendik.
.
.
.
Yavaş bir şekilde yataktan kalktım. Güneş tam tepeden odama yansıyordu. Doktor okuluma gitmemem gerektiğini söyledi ama son zamanlarda çok aksatmıştım. Derslerden geri kalmamak için mecburen gitmek zorundaydım. Üstümü giyip okula doğru gittim. Okulun bahçesine doğru girdiğimde Tülin ve Burak'ı gördüm. Birbirleriyle konuşuyorlardı, benim geldiğimi bile fark etmediler. Yanlarına giderek Burak'a "Sen de mi bu üniversitede okuyorsun ?" diye sordum. "Evet. Geçen günlerde yazıldım. Ben de sizin burada okuduğunuzu bilmiyordum." dedi. Birlikte üniversitenin içine girdik. Koşan bir kız bana çarptı. Öyle hızlı çarptı ki beni yere düşürdü.

Bana bakarak "Aptal mısın kızım önüne baksana!" dedi. Sanki ben ona çarpmışım. "Asıl sen hareketlerine dikkat et! Sen beni düşürdün." dedim. Yavaşça yerden kalkarken omzumu itti ve tekrar yere düştüm. O sırada Burak kızı oradan uzaklaştırdı. Kolum kırık olmasa ben ona bir şey yapardım ama neyse. Tülin'den destek alarak ayağa kalktım. Herkes bize bakıyordu. Kimseyi aldırmadan sınıfa girdim.

Dersler bittikten sonra eve gittim. Evde kimse yoktur zile basmadan çantamdaki anahtarla kapıyı açacaktım ki o sırada babam kapıyı açtı. "Hoşgeldin kızım, içiye gel konuşacaklarımız var." dedi. Salona geçtikten sonra karşıma oturdu. "Sen niye camdan atladın ?" Gerçeği söyleyemezdim ama söyleyecek bir şeyim de yoktu şimdi ne yapacağım ?

Oy ve yorum atmayı unutmayın. :)

Korku Okulu Where stories live. Discover now