Tanıtım...

10K 147 9
                                    

Elimdeki içki kadehini dolgun dudaklarıma yaklaştırdım ve sıvının boğazımı yakmasına izin verdim. Bu hissi çok seviyordum.

İçki genzimi yakarken keyifle bir mırıltı çıktı dudaklarımın arasından.

Yaktığı kadar zevk de veriyordu.

Islak saçlarımı geriye doğru attım ve uzun zamandır beni izleyen adama çevirdim bakışlarımı.

Karanlık salonda şomine ateşininin çıplak vücuduna vurduğu kızıl renk onu daha bir çekici yapıyordu. Az önce duştan çıktığı belli olan ıslak saçları alnına dağılmış yeşil gözlerindeki kor ateş adeta ben buradayım diyordu. Altında sadece boxeri vardı. Normalde olsa utanırdım ama artık alışmıştım onun bu patavatsız haraketlerine.

"Yazgı..."
Sesindeki soğukluk içimi ürperti birden. Sarıldığım bataniyeye daha bir sokuldum.

Bu konuşmanın olması gerektiğini biliyordum ama hazır değildim.
Lanet olsun aptal kalbimin suçuydu az önce yaşadığımız olay benim değildi ki!

"Hmm..."
Dedim bakışlarımı çekmeden. Beni camdan aşağı atar ya da boğmaya falan çalışır mıydı acaba?
Bu olayın bir cezası olacaktı peki bu da diğeri gibi olur muydu...

Yavaş bir haraket ile ayağa kalktığında elimdeki kadehi daha sıkı tuttum ve sarıldığım bataniyenin içinde kaybolmak istedim.

Bu gün son yaptığın şeyden sonra bu adam kesin seni öldürür Yazgı...

Çıplak ayaklarının hafif basıncı parkede ses çıkarırken adımları beni önümde durdu. Üçlü koltuğun o kadar yeri varken tam benim yanıma oturması ile derince yutkundum.
Gözlerimiz hala ayrılmamıştı.
Onu bilmem ama ayrılmaya cesaretim yoktu ki benim.
Sanki bir an çeksem bir şey kaçıracaktım.

"Bu gün yaptığın şey... Çok aptalcaydı."

Evet belki öyleydi ama yine olsa yine yapardım. Kendimi tanıyorum ben buydum.

"Benim bilmediğim kaç kişilik barındırıyorsun içinde Yazgı..."

Sesi bu sefer farklıydı. Bunu söylerken gözleri de farklıydı.
Gözlerinde gördüğüm duygu neydi?
Öfke, nefret, mutluluk...
Hayır hiç biri değil ama neydi bu gözlerindeki yoğunluk.

Ellerini kaldırdı ve tek elimde duran içki kadehini tuttu. Benim elimde beraber içki kadehini kendine doğru çekmesi ile afalladım.

Kadehi dolgun dudaklarının arasına aldı ve bir yudum içti. Bana izletiği manzara karşısında nutkum tutuldu.

Bu adama hayran olmamak elde değildi ki...
İçki kadehini ağzından çekip benim ellerimden aldı ve masaya bıraktı.

Benim ellerimi bırakmamıştı.

"Bu yaptığının bir cezası var biliyorsun değil mi?"

Küçük ellerim ellerinin arasından kaybolurken yutkundum. Zaten bir kaç saat önce ölümden dönmüştüm niye bu kadar üstüme geliyordu...

Onur ve kuralları..

Ahhh evet o saçma kurallar...

"Bana ne yapacaksın?"
Yutkunarak söylediklerim ile dudakları kıvrıldı ve gözleri dudaklarımı buldu.

İstemsiz bir şekilde dudaklarımı yalarken söylediği şeyle nefesim kesildi.

"Bu gece tadına bakmayı planlıyorum küçük kız..."

🌿🌿

Yepyeni bir hikaye.
Onur Demirhan ve Yazgı Keskiner...
Karışık gizem dolu bir serüven.
Saklanan sırlar, kaybolan umutlar, zamansız aşklar.

Ölüm hiç bu kadar yakın olmamıştı...

Hikayeme bir şans veren herkese şimdiden teşekkürler.

Uyarı!
Hikaye tamamen benim kalemimden olup hayal ürünü içerikler barındırmaktadır.

YARALIWhere stories live. Discover now