YARALI

BÖLÜM 10: KAN

Hey selam.
Bölüm bir türlü içime sinmedi ama atayım bari.
Tamı tamına 4000 kelimelik uzun bir bölüm.
Umarım sıkılmazsınız.
Hadi keyifli okumalar.

♥️🔥🌈

__________

Sen de benim kadar gerçekleri görüyorsun
Beraber olamayız, benim gibi biliyorsun
Bir başka dünyanın insanısın yavrucağım
Sen kendi dünyanın toprağında büyüyorsun

            Sezen Aksu (Biliyorsun)

Gördüğü kötü rüyalar ile sabahı zor etti genç kız. Gece Fatma abla gelmişti ama uyuyamadığını farkedip kadına da yük olmamak için göndermişti. İşin kötü yanı o gittikten sonra da korku yine sarmıştı bedenini ve uyuyamamıştı. En son saat 4 gibi gözlerini yumduğunu hatırlıyordu. Şimdi ise komidinin üstündeki saate baktığında saat 7 olacaktı.

Onur da gelmemişti...

Düşünmeyeye çalışıp yataktan doğruldu Yazgı. Her şeye rağmen çok dinç hissediyordu ve bu gün yapması gereken çok iş vardı.
İlk önce Melis gelecekti onunla düğün için plan yapmalıydı.
Gelinlik ve eşyaları için eve uğraması gerekiyordu ve Onur ile de düğünün yapılacağı alanı ziyarete gidecekti.
Erken kalkması iyi olmuştu aslında.

Bileğindeki tokayla kıvırcık saçlarını gelişigüzel toplayıp yatakta doğruldu. Sarsak adımlar ile ilerlerken yerde gördüğü geceliğinin üst tarafı ile birden adımları durdu. Yanakları anında yanmaya başlarken dün gecenin görüntüleri bir bir zihnine doldu. Heyecan ve mutluluk bedenine işlerken yırtık geceliği aldı ve kendi odasına geçti.

Bu sabah ayrı bir mutluluk vardı sanki üstünde.

Adımlarını banyoya attı ve üzerinde olan herşeyden kurtuldu. Duşa kabine girip ılık bir duş alırken hafif bir şarkı mırıldanmayı ihmal etmedi.

En sonunda uzun bir duştan çıkıp bornozunu üstüne geçirdi. Kıyafetlerini yanına almadığı için yüzünü buruştururken adımlarını kapıya atıp odasına geçti ve gardırobunun önünde durdu.

Gözleri kıyafetlerde dolanırken boyundaki morlukları gördü.
Dün gecenin bir kaç hatırası vardı boynunda. Onur gerçekten sert biriydi ama onun sert olmasını isteyen Yazgıydı.
Bu düşünce ile kendine küfür etti. Bu kadar arsız bir kız olduğuna inanamıyordu!
Sahi hep mi böyleydi yoksa Onur mu onu bu hale getirmişti?

Sevgi diye düşündü...
Evet sevgi beraberinde tutkuyu da getiriyordu ve bunu son zamanlarda çok iyi farketmişti.
Özellikle boynundaki morluklar bunu çok iyi kanıtlıyordu ve sanırım bunu saklaması gerekiyordu ama önce kıyafet seçmeliydi.
Onurla öğleden sonra çıkacaklarını düşünüp eline aldığı kot pantolon ve tshirti giyme kararı aldı. 

İyi de ya öğleden önce çıkarsak? Ama Melis gelecek çıkamayız ki?

Kendi içinde verilen savaşta kararsız kalırken yan odanın kapısının sertçe kapandığını duydu.

"Yazgı?"
Onurun sesinin yüksek çıkmasına kaşlarını çatarken seslendi. Onur gelmişti...

"Burdayım ."

Birkaç saniye geçmişti ki odanın kapısı açıldı ve Onur darma duman hali ile içeri girdi.
Yazgı şaşkın bakışlarını karşısındaki adama çevirirken onun saçları dağılmış, yüzünde ve üstünde kanlı halini gördü. Öyleki şu an üstünde kısacık bornozla olduğunu bile unutmuştu.

Sevdiği adam kanlar içindeydi...

"Onur?"
Endişe ile çıkan sesine engel olamazken elindeki kıyafetler yere düştü?
Ne olmuştu bu adama?
Nasıl bu hale gelmişti?
Korku ve endişe bedenini sararken kalbinde varolmaya başlayan acı canını yaktı.