BÖLÜM 28: Affet Beni

2.7K 130 118
                                    

Aşırı uzun bir bölüm. İkiye bölmeye çalıştım ama olmadı. Yazım yanlışları da bölüm çok uzun olduğu için arada kaynamış olabilir. Elimden geldiği kadar düzeltmeye çalıştım. Mazur görün lütfen 🙏

Hadi kolay gelsin size...

😏😏

Stresli bir kombin bulma telaşında sonra üzerime giydiğim beyaz gömlek, deri etektede karar kılmıştım. Her ne kadar ayağıma topuklu ayakkabı giymek istesem de mecbur olmadıkça tercih etmek istemediğim bir şey olduğu için topuksuz siyah bot giymiştim. Onur topuklu ayakkabının yasak olduğunu söylemişti. Yine de bir haftadır pijamalar ile dolandığım için bu bakımlı halim hoşuma gitmişti. Hafif bir makyaj ve düzleştirdiğim saçlarım ile güzel görünüyordum.

"Yazgı hazırsan çıkalım."

Diye kapının ardından seslenen Onuru duyduğumda burun kıvırdım. Kahvaltıda yüzüme bile bakmamıştı. Hayır onu öpmüştüm ama o beni görmek bile istemediğini açıkça kaçırdığı gözlerinde belli ediyordu.

"Bebeklerim babanız sanırım artık beni sevmiyor."

Diyip elimi karnıma koyduğumda bu durumdan emin değildim. Gerçekten bana olan sevgisi bitmiş miydi?

Ona git dedin ve gitti. Ne bekliyorsun Yazgı?

İç çekip elime kabanımı aldım. Adımlarımı kapıya attıp kulpu çevirdiğimde sevdiğim yeşiller ile göz göze geldim ama o bana göz ucu ile bakıp kafasını çevirdi.Al işte eskiden benden alamadığı gözlerini şimdi kaçırıyordu.

Biz birimizin hayatlarına girmeyi de çıkmayı da beceremeyen iki kişiyiz sadece...

"Gidelim."

dedi başımı sallayıp onu takip ettim .Evden beraber çıkarken ilk kez gördüğüm bir arabaya bindik . Kaşlarım kalktı. Arabaya bindiğim an ilk dikkatimi çeken şöfor ile aramızda olan siyah camdı. Onu göremiyordum .

"Bu araba neden ?"
"Önlem için .Tek bir şoför var artık . Nereye gidersek Kaan götürecek. Kaan da bizi göremez . Eğer bir sorun çıkarsa şoför kapısının açılma ihtimaline karşı araya kırılmaz kurşun geçirmez cam takıldı. Gerçi camların hepsi kurşun geçirmez. Girdiğimiz kapı da bir tek içeriden kilitleniyor."

dedi . Çok fazla önlem alıyordu .
Bu önlemler beni korkutuyordu. Ellerim her zaman olduğu gibi karnıma gitti . Elimde değildi. Koruma iç güdüsüydü sanırım . Bana ne olduğu umrumda bile değildi ama bir şey olacağı varsa evde yatağımda uyurken bile başıma geleceğini biliyordum . Olmasını istemiyordum.

Ben ilk defa yaşamak istiyordum...

Ben bu düşünceler ile boğuşurken Onurun telefonu çaldı.

"Efendim Yiğit? "
Derken bakışlarım istemsizce ona döndü. Aramızdaki mesafeyi kısaltsa mıydım acaba?

Yapış sabahki gibi. Suçu yine bebeklere atarsın.

Benim de bir gururum var yüzüme bakmayan adama ikinci kez yapışacak değilim. Yani sanırım. Tamam her an yapabilirim çünkü o gururdan ben de yok.

"Anladım tamam o zaman resotaranda buluşuruz."

Dedi ve yeşilleri benim sorgu dolu gözlerim ile kesişti.

"İlk toplantı öğle yemeği olarak bir resotaranda yenecek. Yalnız..."
"Yalnız?"
"Arslan bey de orada olacak."

Dediğinde kaşlarım kalktı.

"Yani?"
"Bu seni rahatsız eder mi? Yeni inşaatın temeli korede yapılacak ve onlarla ortak oluyor. Türkiyede de Arslan bey, biz ve Ahmet bey orada. Sen ikisini de pek sevmezsin ya."
Dediğinde yüzüm buruştu ama omuz silktim. Gerçek babam umrumda bile değildi. Her ne kadar 1 aydır peşimde olsa da baba olarak görmüyordum onu. Elimde değildi...

YARALIWhere stories live. Discover now