BÖLÜM 19 : Ben Babam Değilim

2.3K 127 46
                                    

Üzerime giydiğim elbiseye son bir kez bakıp gülümsedim.

Bakışlarım saate kaydığında 18:00 olduğunu gördüm. Birazdan işten çıkıp burada olurdu. Yani aradığında öyle demişti.

Sıkıntılı bir nefes verdim. Dün Onur geldiğinde geçti ve oldukça bitik görünüyordu. Sabah da erkenden çıkmış, çıkmadan da bu gün masaların olduğu bir baloya katılacağımızı söylemişti. Bana da saat 18:00 da hazır ol demişti.

Dün gece toplantıda her ne oldu bilmiyorum ama morali oldukça bozulmuş ve beni götürmek istemediği açıkça belirtmişti. Ben de bunca zaman tehdit edildiğim belgeler için peşimde olan adamların içine gitmeyi tabiki istemiyordum.

Ama Onura güveniyordum.
O beni zarar göreceğim bir ortama sokmazdı.

Tek anlamadığım özellikle beni neden davet ettikleriydi.

Ben Levent Keskinerin kızıydım. Onların zayıf noktalarını taşıyan belgeleri saklayan adamın kızı.

Babamın bu işlere nasıl karıştığını ve o belgeleri neden sakladığını bilmiyordum.
Bilmek hiç istemiyordum.

Tek bildim babamı da sevmezlerdi.
Bence beni hiç sevmezlerdi.

Derin bir nefes verdim ve aynadaki aksime tekrar baktım.

Beyaz topuklu ayakkabılarım, lacivert yırtmaçlı elbisem, beyaz çantam, beyaz yarım kürküm, düzleştirip hafif dalgalanırdığım saçlarım ve hafif gölgeli koyu makyajım ile bence güzel olmuştum.

En çok ta bu gün her zaman olduğu gibi kocamın yanına yakışmak istiyorum. Özellikle kadınların da olacağı bu davete herkesin evli olacağını bilsem de iş adamlarının kızlarının gözlerinin Onurun üstünde olacağını tabiki biliyordum.

Gerçi benim kimseye kendimi beğendirmememe gerek yoktu.
Beni alan almıştı sonuçta.

Kendi kendimi motive ediş şeklime gülümseyip adımlarımı odanın dışına attım.

Sakin adımlar ile merdivenlerden inerken Onurun çoktan dışarıda beni beklediğinde dair mesajı gelmişti bile.

Adımlarımı hızlandırıp evden çıktım ve bahçede taşlı yoldan yürüyerek merdivenlerden çıktım. Bahçe kapısına geldiğimde benim için kapıyı açan korumalara teşekkür edip evin sınırlarından çıktım ve sevdiğim adamla göz göze geldim.
Oradaydı. Beyaz arabanın yanındayken bakışları bendeydi.

Benim de bakışlarım yeşillerinde.

Gülümsedi. İçim ısındı. Ben de gülümsedim. Onun gülüşü için her şeyi vermeye razıydım.

Yeşilleri beni baştan aşağı süzdüğünde istemsizce yandım ve benim de bakışlarım onun üstünde dolandı.

Lacivert takımı ile her zamanki gibi mükkemeldi.
Gerçi bu adam pijamaları ile bile mükkemeldi...

İç çektim ve ona doğru adımladım. Yaklaşmam ile gözlerini gözlerime çıkardı ve parıldayan yeşilleri ile içim açıldı.

"Çok - Çok güzelsin."
"Sen de çok yakışıklı olmaşsun kocacım ama biraz daha burada beklersek geç kalacağız."

Kelimem biter bitmez dudakları kıvrıldı ve beni belimden tutarak kendime çekti. Birden çekmesi ile sarsılsam da ellerimi omzuna koyup dengemi sağlamayı başardım.

"Onur ne yapıyorsun!"

Azarlar tonda çıkarmaya çalışan sesimin aksine gülümsüyorum.

Bu adam beni hep gülümsetiyordu. Burnumun ucuna ilişen kokusu ölüm sebebimdi. Ve gülümseyerek bakan gözleri benim kalbimin hızını artıran en güzel yeşillerdi.

YARALIWhere stories live. Discover now