BÖLÜM 22 :Gerçekler Hep Acıymış

1.6K 115 60
                                    

Doğduğumdan belli her şeyin arkasında bir katilim var benim. Mutluluklarımın, sevinçlerimin katili. Benden ne istedi hiç bir zaman anlamadım. Sustum.
Beni yavaş yavaş bitirmesini izlerdim.
Ona karşı savaşacak gücü hiç bir zaman bulmadım.
Yine de her şeye rağmen ayakta kaldım. Tutunacak bir dal aradım bulamadım.
İnanın çok aradım. Yaşamak için çok çabaladım.

En sonunda aramayı bıraktım.
Ama katilim durmadı.
Farkettim.
En sonunda beni hapisettiği harebe evin duvarını yıkıp beni o enkazın altında bırakmak istediğini anladım.
Yanımda olan kimseye tutunamadım.
O enkazın altında kalmaya razı oldum.

Sonra katilim gitti.
Kurtuldum sandım. Ölümden sonra o harebe evi yıkıp beni o enkazın altında bırakacağını hesaba katmadım.

Bir evdeydim bu defa.
Eski tozlu yıpranmış bir evdi. Rutübetli duvarları ne zamandır kullanılmadığını gösterirken toz kapmış mobilyalar ve adım attığımda ayağımın altından kalkan pislik bu evin içinde var olan harebeyi yansıtıyordu.

Karşımda bir adam vardı.
Onu buraya ben çağırmıştım.
Eskiden hiç çıkmadığım bu eve. Canım yansa koşarak kaçtığım bu eve. Özlediğim çocukluğumun olduğu bu eve.

Ama artık çocuk değildik. O da ben de büyümüştük işte. O acılarına rağmen hayata kalmıştı. Bense pes etmek üzeriydim.

"Yazgı?"

Dedi. Sesi beni buraya neden çağırdın der gibiydi. Siyah gözleri meraklıydı.
Biraz da güvenli...
Gülümsedim. Sahici bir gülümseme değildi ama. Acı doluydu.

"Hatırlıyor musun Atakan ne zaman babamdan kaçmak istesem sizin eve gelirdim... Buraya."

Dedim küçük bir kutuyu andıran evde göz gezdirirken. O baktı bu eve.
Ben buraya bakınca acılarından kaçan küçük kızı görüyordum. O kız burada mutluydu.
Atakan bakınca da yediği dayakları görüyordu. Babamdan kaçmak isterken onun ve babasının bu küçük evine sığındığımda beni hep kabul ederdi.
Babası evde yokken rahattım. Geç gelirdi... O zamanlar ben gittikten sonra o canavarın Atakanı benim yüzümden dövdüğünü bilmezdim.

Sırf eve yabancı aldı diye babası onu vuruyordu. O ise hiç kovmadı beni inatla kabul etti... Ben ise hep beni sevenlere zarar verdim.

Bir gün erken geldi babası.
O an korkunçtu.
İçkiliydi ve ben Atakanla evde yalnızdım.
Oyun oynuyorduk.
O zamanlar için küçük bir kız çocuğunun yapmayacağı bir şeydi. Umurumda bile değildi ama. Atakan benim kahramanımdı. Onu görmek için her şeyimi verirdim.

Hata yapmıştım. Babası erken geldiğinde bizzat şahit olmuştum dayak yemesine. Küçücük bedeni acı ile darbeleri yerken beni nasıl gönderdiğini bile anlamamıştım. Büyüdükçe anladım her şeyi. Nasıl beni koruduğunu, nasıl sahip çıktığını. O da büyüdü ben de.

Ama bir türlü geçmişten kurtulamadık.
Ben karanlık odalar altında kilitli tutulduğum evi satamadım, o duvarlarda olan her bir izde kendi acılarını gördüğü için şu an bulunduğumuz evi satamadı.

Farklı hayatlar, aynı acılar...

"Hatırlamaz olur muyum? Ne eğlenirdik seninle..."
"Benim yüzümden hep dayak yerdin."

Dedim içimden geçenleri söylerken. Gözlerini kaçırdı o da. Bu kadar dürüst olacağımı beklemiyordu.

"Ama hep iyileştirdin..."
"Sen de beni..."

Dedim. Yalan değildi. Ona duyduğum sevgi çok farklıydı .
Aşk farklı bir şeydi. Aşk nefessiz bırakırken hayranlık ve sevgi hafife alınabilir bir şeydi. Aşk bir kelimesine seni yıkarken Atakanla deli gibi dövüşsek zoruma gitmezdi.
Atakan her şeye rağmen birlikte büyüdüğüm kahramanımdı.

YARALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin