BÖLÜM 17 (Part 1) : Fırtına

3K 166 68
                                    

Bölüm aşırı uzun olduğu için ikiye böldüm. Part 1/2 şeklinde gelecek. Part 2 hazır bu bölüm 50 oyu geçerse veririm
Keyifli okumalar.

------------

Islak esen rüzgar mıydı beni üşüten? Yoksa hissettiklerim miydi?

Ben Yazgı.
Yazgı Demirhan.

Bundan bir kaç ay önce mutluydum. Babam gitiği zamandan belli kendimi toparlamış çevremde bana destek olan güzel insanlarla mutlu bir yaşam sürüyordum. Hatta bazen hayatım çok sıkıcı diye içleniyordum.

Ne dilediğinize dikkat edin.
Çünkü hayat bir günde sizi mahvedebilir.
Sizin en yakınınız en büyük düşmanınız olabilir.
Size en büyük zararı da o verir.

Kimseye sırtınızı yaslamayın olur mu?
Sonra benim gibi boşluğa düşebilirsiniz.

Tıpkı şu an olduğu gibi.

Boşluktayım.
Onun simsiyah gözlerine bakarken koca bir boşluktaydım sanki.

Neydi bu kadar zor olan.
Özlem ve hasret dolu gözleri mi?
Yoksa o gözlerin arkasında sakladığı gerçek kimliği mi?

"Bak benim... Geldim..."

Acı dolu sesi kalbime bir bıçak gibi girip çıkıyordu. Konuşmasın istedim. Konuşmasa nefret etmeye devam ederdim. O sıcacık şefkat dolu sesini duymasam ağlamazdım belki.
Oysaki çoktan gözlerimde damlayan yaşların esiri olmuştum. Yani galiba.
Yüzümdeki ıslaklık o yüzden olmalıydı.
Belki de yağmur yağıyordu.

Bilmiyorum.
Emin değilim.
Şu an hiç bir şey bilmiyorum.

Bir adım yaklaştığında korkuyla elimi kaldırdım.

"Git..."

Sesim çok zayıfı. Çok çaresizdi. Oysaki ben güçlüydüm. Ama şimdi neden öyle hissetmiyordum.

Siz olsaydınız güçlü kalabilir miydiniz?

Düşünün...
Ben şu an onunla olan geçmişi düşünüyordum çünkü.

Biri 5 biri 9 iki çocuk vardı gecenin zifiri karanlığını sokak lambalarının aydınlatığı mahallede. Birinin evi hemen arasındaydı. Öbürününse evi var mıydı? Kendisi bile emin değildi.
"Atakan."
Dedi küçük kız. Ellerini birbirine bağlarken yüzüne bakmıyordu karşısındaki çocuğun.

"Yazgı abartma alt tarafı bir yumruk."
"Ama babam seni benim yüzümden vurdu."

Dedi. Buruk bir gülümseme oldu küçük çocuğun dudaklarında. Küçük kızın minik endişesi hoşuna gitmişti.

"Boşver ben alışkınım biliyorsun."

Dedi tshirtinin eteklerini tutarak. Bu kıyafetin altında aldığı yaralardan sonra bir yumruk neydi ki. Halbuki 30 yaşına yakın bir adamdan yediği yumruk çok serti. İnsan herşeye alışır diye bir söz vardı. Belki de acıya alışmıştı Atakan.

" Bana bir gün yaralarını göstericek misin?"

Dedi bu defa başını kaldırarak. Çekinerek sormuştu bu soruyu Yazgı.

"Gördüm ya dün ben sizi sen de dedin ya git burdan sarhoş o zarar verir sana diye. Valla gitmek istemedim. Çok kötü vuruyordu adam sana. Ama canım yandı ondan."
Dedi. Adamın itmesiyle yere düşüp elleri param parça olmuştu. Yine de mahallede bunu sergileyen tek cesur olabilirdi.
Minik yüreğine rağmen. Ama babası bunun acısını çıkarmıştı ondan. 'Sen benim kızımı nasıl aile meselesine katarsın. Bir gün senin yüzünden benim kızımın başı çok belaya girecek. Sen o zaman karşımda gelirsin orusbunun çocuğu ' diye dövmüştü Atakanı. Ve Atakan Yazgı yüzünden yine canı yanmıştı. Her zaman olduğu gibi.

YARALIWo Geschichten leben. Entdecke jetzt