BÖLÜM 35 :ÖLÜME BEŞ KALA

1.8K 104 145
                                    

Yanımda olduğunuz ve her zaman oylarınız ve yorumlarınızla destek verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Finalden önce son bölüm. Keyifli okumalar💙

-----------

Ölmemiş olmam, yaşadığım anlamına gelmiyordu.


Dostoyevski'nin bir romanının içinde yaşıyor gibiyim. Hava gri ve soğuk, ben yoksul ve mutsuzum. Ve aylar sonra yine korkuyorum.

Gitmek istiyorum. Hiç bilmediğim bir yere, kafamın içindeki her şeyi silip unutarak yeni bir başlangıca belkide.

Ama yoruldum... Gidecek gücüm yok. Karşımdaki adamdan kaçacak gücüm yok.

Acı geçmişin yırtık ve kan dolu sayfaları bir bir çeviriliyor şimdi gözümün önünde. Gözlerim dolarken karşımdaki adamın küçük bir kıza bağırışını hatırlıyor zihnim.
"Ağlamak yasak!"

Meğerse hiç bir şeye hakkım yokmuş ki benim. Konuşmaya, kırılmaya, anlatmaya, düşmeye, ağlayamaya...
Ne oldu birden kendime verdiğim sözlere? Ne oldu ayakta kalmaya çalışan o küçük kıza? Hani hiç bir deprem onu yıkamazdı artık. Güçlüydü o.
Oysaki şimdi titreyen dizleri ile yine kurtulmayı bekleyen o küçük kız oldu. Çünkü en yaralı yanı ile yüzleşecekti bu gün.

Biliyorum kimse gelmeyecek. O küçük kızın elinden kimse tutmayacak, o kız her zaman olduğu gibi acılar ile yüzleşecek ama bu defa düştüğü yerden kalkmayacak.
Umudu bitmiş, tükenmiş, kendine olan inancı ellerinden kayıp gitmiş. Yaşadığı karanlık dolu geçmişinden korkarken şu an kendini o karanlıkta bulmanın acısını yaşıyor.

Yalnız, yine yaralı...

Titerek bir soluk firar ediyor dudaklarımdan. Ellerim ağrı giren karnıma gidiyor. Korumak ister gibi tutuyorum karnımı. Ama korku dolu gözlerim ve titreyen bedenim ile güçlü kalamayacağımı biliyorum.

Bakışları karnıma gidiyor. Şeytani bir gülümseme oluyor öldü sandığım adamın dudaklarında. Belki de bizzat şeytan olan kendisi.

"Tam zamanında gelmişim. Söylediğim gibi değil mi? En mutlu olduğun anda."

Bir adım geri gittim korkudan. Hala bana yaklaşmamıştı. Kaçmalıydım. Onu oyalamalıydım. Tek başınaydım.
Beni öldürecekti. Öldürmek için gelmişti.

Bu defa yalnız olamazdım. Her zaman evden kaçan küçük kız çocuğu değildim.
Sevdiğim adama ihtiyacım vardı.
Ona ihtiyacım vardı...

"Onur lütfen gel..."

Mırıltımı duydu karşımdaki adam. Gülüşü büyüdü.
Hala şeytani bakışları üzerimdeydi.

Ölmemiş...
Babam ölmemiş yaşıyor. Ben buna şok olmak yerine çocuklarıma zarar vermesinden korkuyorum...

"Kocan... Şu an biraz meşgul."

Dediği an dış kapından bir ses duyuldu. Gürültü ile açılan kapıdan koşarak salona giren kişiye kaydı bakışlarım.

Yeşil gözleri beni buldu.

Gelmişti...
İyiydi.

Bedenimdeki titreme son buldu.
Gelmişti.
Korku gitti.
Gelmişti.
Zihnim onun gözleri ile ferahladı.
Geçmişti. Buradaydı.

Ne olduğunu bilmiyordum. Zihnim olanları algılamıyordu sanki. Önemli olan Onurun burada yanımda olmasıydı. Gerisi boştu.

Bir şey olmayacaktı.
Onur gelsiyde bir şey olmayacaktı.

YARALIWhere stories live. Discover now