85. Bölüm

23.5K 1.5K 1.5K
                                    







Eylem

Bir çift göz, iki damla yaş, şiir gibi bir tebessüm...

Ahir ömrümün en güzel manzarası, baktığım en güzel göz, gördüğüm en güzel yüz...

Şaşkınlıktan olsa gerek tek kelime çıkmıyor ağzından, dudağının kenarında firari bir gülüş. Islak kirpiklerinden nice kelimeler dökülüyor, göz bebeklerinden sevinç çığlıkları yükseliyor fakat dudakları mühürlü, o da benim gibi konuşmuyor, konuşamıyor.

Bir bebeğimiz olacak.

Dünyanın en şanslı bebeği, babası Fırat. Beni pamuklara sarıp yeniden büyütmek isteyen adam kendi çocuğunu nasıl büyütecek kim bilir...

Elim karnıma uzandı kendiliğinden. Orada, eminim artık. Ve babası karşımda. Şoku atlatabilmiş değil henüz; bir ayakkabılara bakıyor, bir gözlerime. Karnıma ulaştı şimdi ıslak bakışları, gülüşü gözlerine bulaştı.

Bir ömür mutluluğunu izleyebilirdim fakat sarılmamız gerekiyordu artık, bu kadar uzaklık çok fazlaydı. Gözleri nihayet gözlerimi bulduğunda "Gel artık" dedim çatallanan sesimle, dudaklarım titredi.

Derin bir nefes aldı önce, eli yüzüme uzandı, iki adımda aramızdaki mesafeyi kapattı. Bir mucizeye bakar gibi bakıyordu; çok güzel bakıyordu, çok güzelmişim gibi bakıyordu.

"Sen..." dedi kolunu belime sardı, göğsüm göğsüne dayandı "sen ne dediğinin farkında mısın?"

Dudakları asla kapanmıyor, gülüşü anbean çarpıklaşıyordu.

Kollarımı göğsüne yerleştirdim, parmak uçlarım sakallarına uzandı. "Öyleyim sanırım."

Eli boynumda, başparmağı dudağımın kenarındaydı. Başını yana doğru eğdi çocuk gibi, beklentiyle gözlerime baktı "Bir daha söyle."

Ağzım kulaklarıma ulaştı. Parmaklarım üzerinde yükselerek kulağına yanaştım ve dünyanın en büyük sırrını paylaşır gibi sessizce fısıldadım "Hamileyim."

Belimi sımsıkı kavradı, dudakları boynuma gömüldü, ayaklarım yerden havalandı. Hunharca tenime batan sakalları aklımı başımdan alıyor, kalbim delicesine çarpıyor, dudaklarımdan akıl izan yoksunu kahkahalar dökülüyordu.

Göğüs kafesinden içeri girmeme ramak kala kollarımı boynuna sardım, "Fırat" dedim uyarıcı bir tınıda.

"Söyle sevgilim" dedi ölürcesine bir teslimiyetle, gözleri gözlerimi buldu "söyle güzelim... söyle öleyim ben sana."

Ellerimi sakince omuzlarına yerleştirdim "Ayaklarımı yere bırak... dikkatli bir şekilde."

Duvara çarpmış gibi duraksadı "Affedersin ben..." belimi saran kolu nispeten gevşedi, ayaklarım zeminle buluştu "adapte olamadım henüz... zararlı mı bebek için... özür diler..."

Parmaklarımı dudaklarına kapattım "Bilmiyorum. Bebeğe ya da hamileliğe dair hiçbir şey bilmiyorum fakat onu tehlikeye atacak herhangi bir şey yapmak istemiyorum. Hata yapmaktan deli gibi korkuyorum Fırat, bebeğe zarar veririm diye aklım çıkıyor."

"Bebek?" dedi inanamıyormuş gibi. Söylediklerimi idrak etmekte zorlanıyordu. İlk defa.

"Evet" dedim, alnımı alnına dayadım "bizim bebeğimiz."

Dudaklarımız buluştu, gülüşlerimiz birbirine karıştı. "Bebeğimin annesi" diye mırıldandı çakırkeyif bir tınıda. İçmeden sarhoş olmuştu.

İSYAN ÇİÇEĞİWhere stories live. Discover now