12. Bölüm

43.4K 2.5K 801
                                    









Eylem

Fırat'ın boynumda açtığı yara içimi sızlatırken ellerimi omuzlarına koyup tüm gücümle ittirdim. Gücüm yoktu aslında fakat halihazırda istediğini almış olduğu için uzaklaşmasını sağlamam zor olmamıştı. Hızla ayağa kalkıp "Ne yapıyorsun sen gerizekalı?" dedim öfkeyle. Yaptığı iğrençliğin izahı yoktu oysa ki. Tıpkı o iğrençliğin içimde uyandırdığı hissin izahının olmadığı gibi.

O da ayağa kalkmış pür dikkat boynuma bakıyordu ve gözbebeklerinde alevler dans ediyordu. Yüzündeki varla yok arası beliren keyifli gülümseme değil pişman olmak yaptığından zevk aldığını açıkça ortaya seriyordu ve bu beni daha da çıldırtıyordu. Omzundan ittirip "Yüzüme bak" diye bağırdım fakat boynumdaki imzasından gözünü alamıyordu hayvan. "Yüzüme bak!!!" diye duvarları inlettim bu defa.

Ve gözlerime baktı.

Arsızdı bakışları. En ufak bir pişmanlık kırıntısı aradım ama yoktu. Ateşim yükseldiği için mi yoksa çıldırmanın eşiğinde olduğum için mi bilmiyorum zangır zangır titriyordum.

"Nasıl bir hayvansın?" dedim sesim titreyerek "Ne hakla dokunursun sen bana... hangi sıfatla?"

Yaptığı şeyi aklım havsalam almıyordu. Fakat Fırat yaptığından hiç gocunmuyor, umursamaz bir tavırla parmaklarını sakallarında gezdiriyordu. Sakindi. Ben ne kadar öfkeliysem o da o kadar sakindi.

"Konuşsana!!!!" diye bağırdım bu defa. Sustukça daha çok sinirleniyordum. Bakışları boynuma kaydıkça daha da çok sinirleniyordum.

"Abartma" dedi ellerini kot pantolonunun ceplerine yerleştirip "amacına ulaşabilmen için ufak bir tedbir sadece."

Aklımı kaçıracaktım! Yok kesin katil olacaktım, olmadı kendimi öldürecektim bu nasıl bir rahatlıktı?!!!

"Tedbir mi?" dedim bir adım öne çıkıp. İçimdeki ateş gözlerimden çıkacakmış gibi hissediyordum. Elimle boynumu gösterip "Bu mu tedbir?" diye bağırdım.

"İnanmaz dedin ben de inanmasını sağladım. Saçma sapan triplere girme!" dedi dümdüz bir tonda.

Parmaklarımı saçlarımın arasından geçirip çığlık atmamak için dudağımı ısırdım. Çıldıracaktım. Bir kaç saniye hayretler içinde gözlerine baktıktan sonra dizginleyemediğim öfkemle omzuna vurdum. "Hasta mısın sen?" Omzu hafiften geriye doğru gitmiş fakat yüzünde herhangi bir değişiklik olmamıştı "Boynumu ısırdın gerizekalı, ne tribinden bahsediyorsun?"

Gözlerine arsız bir gülümseme yerleşirken "Bu kadar etkileneceğini tahmin etmemiştim" dedi pervasızca. Utanmıyordu. Küstahtı, vurdumduymazdı, hadsizdi ve tüm bunlar normalmiş de anormal olan benmişim gibi bakıyordu.

"Seni parçalarım" dedim yumruk yaptığım elimi göğsüne vurup "seni parçalarım düzgün konuş!!!" İki elimle birden göğsüne vurmaya devam ederken içimdeki öfke hiç dinmeyecekmiş gibi hissediyordum. Dinmiyordu da.

Fırat en ufak bir tepki vermeden gözlerime bakıyordu. Yumruklarımdan hiç etkilenmiyor oluşu daha çok hırslanmama neden oluyor, indirdiğim her darbe bir öncekinden daha çok acıtıyordu elimi.

Hiç mi acımıyordu canı? Ben bu kadar acı çekerken hiç mi pişmanlık duymuyordu yaptığından?

Gücüm tükeniyordu artık. Kollarım titriyor, canım çekiliyormuş gibi nefesim kesiliyordu. Fakat Fırat hiç sarsılmadan gözlerime bakmaya devam ediyordu. "Yeter" dedi sonra bileklerimden tutup. Tükendiğimi anlamıştı.

İSYAN ÇİÇEĞİWhere stories live. Discover now