5. Bölüm

45.1K 2.7K 569
                                    




Bu bölümü vefalı okurum @haticegebe ye ithaf ediyorum😍

Eylem

Şişli'den Yeşilköy'e bir buçuk saatte gelebilmiştim. Bu süre zarfında üç kişiyle kavga edip, iki kişiyi de tehdit etmiştim. Gaza basmaktan aciz kuş beyinliler yüzünden her gün en az iki saatimiz trafikte geçiyordu. Trafiğin en sakin olması gereken saatlerde bile telefonundan gözlerini ayıramayan işsizin biri sol şeride geçiyor, dünya yansa umurunda olmadığı gibi, o lanet ayağı lanet olasıca gaz pedalına basmıyordu.

Kendi kendime söylenerek evin çelik kapısını açtıktan sonra anahtarı portmantoya fırlatıp ayağımla kapıyı kapattım. Beş kişinin üzerine boca ettiğim öfkemin beni biraz olsun sakinleştirmesi gerekirken içimdeki ateş daha da harlanmıştı sanki. Kapı büyük bir gürültüyle kapanınca hemen ardından abimin sesi yankılandı.

"Yavaş!!!"

Ayakkabılarımı da fırlatıp yavaş adımlarla salona ilerledim. Abim koltuğa yayılmış PES oynuyordu. Bir an gözlerini televizyon ekranından ayırıp bana baktıktan sonra tekrar oyuna odaklandı.

"Hayırdır bu saatte?"

Sağ tarafındaki tekli koltuğa oturup gözlerimi ekrana sabitledim.

"Erken çıktım" dedim umursamaz bir ifadeyle. Olanları abime anlatamazdım. Fuat Amca'dan yeterince nefret ediyordu zaten, üstüne bir de katil olmasına gerek yoktu.

"Neyin var?" dediğinde sesindeki endişe şaşkınlıkla yüzüne bakmama neden olmuştu. Gerçekten soruyordu. Bakışları dikkatle yüzümde geziniyor, gözlerindeki soru işaretleri benim için endişelendiğini açıkça ortaya seriyordu.

Abimin bile dikkatini çekecek kadar kötü görünüyordum demek ki!

İlgi görmek alışkın olmadığım bir durum olduğu için içimdeki kız çocuğu boynunu bükmüştü tüm masumiyetiyle. Çok yorgun hissediyordum kendimi. Yıllardır kendi ayaklarım üstünde durmaktan ayaklarım taş kesilmişti. En son ne zaman kendimi koyverdiğimi, herhangi birine sırtımı yaslamanın ne demek olduğunu unutmuştum çoktan. Abimin sorusuna verecek net bir cevabım yoktu. İçimdeki boşluk o kadar büyüktü ki gözlerimin dolmasına engel olamıyordum.

Başımı geriye yaslayıp gözlerimi kapattıktan sonra "Babam" dedim sessizce "babamı çok özlüyorum bazen. Çok kızıyorum aynı zamanda ama özlemim baskın gelince kızgınlığım geçiyor. Beni koşulsuz seven tek insan olduğu için belki de, yerini bir türlü dolduramıyorum."

Sözcükler kendiliğinden dudaklarımdan dökülürken başka birisi konuşuyor da ben dinliyormuşum gibi hissediyordum. Abimle bu tarz sohbetlerimiz olmazdı bizim. İki gündür hayatımda köklü değişiklikler oluyordu ve sarsılmaz sandığım duvarlarım bir bir yıkılıyordu.

"Yanımda olsa hayat bu kadar zor olmazdı biliyorum" diye devam ettim "babası ölmek çok kötüymüş be abi."

Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda bakışları televizyon ekranındaydı fakat pür dikkat beni dinliyordu. Çatık kaşlarından, birbirine bastırdığı dudaklarından, ellerinin üzerindeki damarların belirginleşmesinden ne kadar gerildiğini anlayınca derin bir nefes verdim. Bu kadar melankoli bizi bozardı.

"Öyle esip geçiyor işte" dedim sonra gülümsemeye çalışarak. Becerememiştim sanırım çünkü gülmekle ağlamak arası saçma bir ses çıkmıştı dudaklarımdan. Kayış kopmuştu bugün bende, kendimi durduramıyordum.

İSYAN ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin