93. Bölüm

17.8K 1.4K 987
                                    






Selam okurcanlarım♥️

Öncelikle sabrınız ve sevginiz için teşekkür etmek istiyorum. Biliyorum beklemek zor ama inanın yazmak daha zor. Yüzlerce sayfa kitap yazdım, bu kadar zorlandığımı hatırlamıyorum ben. Kitabı unuttuğuma dair sitemlerinizin aksine bir an olsun aklımdan çıkmıyor kuzularım, her an her saniye benimle birlikteler. Öyle gerçekler ki üstelik, yazdığım her satırda içim parçalanıyor. Yazıverip de kenara koyan biri olmadım hiçbir zaman, olamıyorum. Onlarla birlikte ağlıyor, onlarla birlikte gülüyorum. Ve haliyle yazarken haddinden fazla yoruluyorum.

O yorgunluğun arasında bir mesaj geliyor sonra. İsyan Çiçeği'mi en az benim kadar seven canım Dilek'ten♥️ Öyle şeyler söylüyor ki kalem benden çıkıyor, Eylem'le Fırat kendini yazdırıyor✍🏼

Bu bölüm benim sana teşekkürümdür sevgili @kendincce. En çok Fırat'ı olmak üzere, İsyan Çiçeği'mi ve beni kalbine misafir ettiğin için🎈

Bir gün Fırat'ını bulman dileğiyle🙏🏻

Ve siz canım okurlarım♥️

Yazdığınız her yorum, attığınız her mesaj benim için çok çok kıymetli. Şu sıralar hikayenin gidişatı buna pek imkan vermese de orada olduğunuzu bilmek beni inanılmaz mutlu ediyor. Tek bir emojiyle de olsa bir ses verin, ben buradayım diyin lütfen🎈

Yazacak çok şey, söylenecek çok söz var ama şimdi bölüm zamanı. Uygun bir zamanda uzun uzun anlatırım belki içimden geçenleri.

Tekrar görüşmek dileğiyle, keyifli okumalar♥️





Eylem


Parmaklarımın arasındaki sigara kendi kendini tüketirken ellerimi birbirine sürttüm gerginlikle. Avuçlarımdaki yaralar kabuk bağlamış, yine yeniden kendimi kesmeye başladığım o gecenin izleri bedenimi olduğu kadar zihnimi de terk etmeye başlamıştı.

İyiydim. O geceden sonra çok daha iyiydim. Fırat'la sessiz bir anlaşma yapmıştık o gece. Konuşmadan. O beni, ben onu anlamıştım fakat bunu dile getirme zahmetine girmemiştik. Yanımdaydı artık. Gücü yettiğince. Yetmediği zamanlarda kaçıyor, saklanıyor, gözlerime bakabilecek gücü bulduğunda ise geri dönüyordu. Döndüğünde tam manasıyla dönmüş oluyordu ama. Öpüyor, okşuyor, seviyor, en önemlisi de dokunmaktan korkmuyordu.

"Açmıyorsam meşgulümdür anne! Geri dönmediysem de meşguliyetim bitmemiştir. Bunu anlamak bu kadar zor olmamalı diye düşünüyorum."

Sigarayı dudaklarımın arasına yerleştirip dumanını ciğerlerime çektim. Sedef Anne'yi üzüyordu yine Fırat. Sonrasında kendi daha çok üzülüyordu fakat her defasında yaptığı buydu; kırıyordu insanları. Sabrının tamamını bende tükettiği için sanırım, bana karşı ne kadar anlayışlıysa etrafındaki diğer herkese karşı o kadar tahammülsüzdü.

"Gelemem!" dedi küfreder gibi. Başını yukarı doğru kaldırıp sıkkın bir nefes verdi sonra "Tamam görüşürüz."

Sedef Anne'ye karşı mümkün mertebe frenliyordu kendini, farkındaydım fakat yetmediği aşikardı. Holdingin kapısından girdiğimiz andan itibaren kök söktürmüştü mesela herkese. Bağırıp çağırmıyordu sözde ama tersliyor, azarlıyor, hiç olmadı sadece bakarak doğduklarına pişman ediyordu. Patron olarak yaptıklarına çok takılmasam da Sedef Anne'ye yaptıklarına ben bile içerliyordum. Annesine ne kadar hayran olduğunu, saygı duyduğunu ve onu ne kadar çok sevdiğini biliyordum çünkü. Benim yüzümden annesinin kalbini kırması kalbimi kırıyordu.

İSYAN ÇİÇEĞİWhere stories live. Discover now