51. Bölüm

36K 1.9K 1.7K
                                    









Eylem

"Meriç'in sevgilisi... Cengiz değil, Selim'miş..."

Dilimden dökülen kelimeler Fırat'ın gözlerinde şimşek etkisi yaratırken, dudaklarından sinir yüklü bir gülme sesi yükseldi.

"Selim?" diye sordu sonra. Cevabı zaten biliyor fakat duyduklarını sindirebilmek için zaman kazanmaya çalışıyordu. Onu teskin edebilecek herhangi bir cevabım olmadığı için sessiz kalmayı tercih ettim.

Elini öne doğru uzatıp "Cengiz dedin..." dedi hayretler içinde "sevgilisi Cengiz dedin. Ben inandım sana, araştırdım Cengiz'i..." ses tonu da öfkesi gibi anbean yükseliyordu "bir falsosu yoktu diye tamam dedim Meriç'e ben. Sırf bencillik yapmış olmamak için kardeşimin bir sevgilisi olmasına tamam dedim ben Eylem. Ne diyorsun sen?!"

"Ben bilmiyordum" dedim titreyen sesimle "o gece öğrendim ben de. Meriç'i Selim'le görünce..."

"Neden söylemedin?" diye bağırdı. Gözlerine siyah bir perde inmişti sanki; duygusuz, ruhsuz, mesafeli ve soğuktu bakışları. Haklı olarak.

"Söyledim ya..." diye mırıldandım.

Deliye döndü.

Öne doğru iki adım atıp aramızdaki mesafeyi kapattığında yutkunmak zorunda kaldım. Gözleri gözlerime ağza alınmayacak hakaretler yağdırıyordu.

"Senin bana söylediğin tek şey yalan..." dedi hayal kırıklığıyla. Parmağını sert bir şekilde omzuma bastırdı sonra "Ben seni incitmemek için gözünün içine bakıyorum ama sen o iti korumak için bana yalan söylemekte hiçbir sakınca görmüyorsun! Derdin ne senin Eylem? Ne istiyorsun sen, açık açık söyle bana?!"

Güçlükle yutkundum "Ben Selim'le konuşursam olay büyümeden hallederim diye düşündüm. Seni üzmek değildi niyetim. Keza Meriç'i de..."

Alay edercesine güldü. "Beni üzdüğüne göre halledemedin belli ki! Ben ayakta uyurken sen o itle konuştun, Meriç'ten uzak durmasını söyledin. Katlanamıyorum mu dedin, ne dedin çok merak ediyorum?"

Ne saçmalıyordu?

"Her ne dediysen belli ki ikna edemedin. Fırat'a söyleyeyim o halletsin dedin sonra! Sen ne desen Fırat inanıyor zaten. Kıyamıyor Fırat sana, üzülme istiyor, kirpiğin titrese Fırat'ın aldığı nefes zehir zıkkım oluyor zaten. Bunu da bir şekilde hallederim mi dedin ne dedin çok merak ediyorum?!"

Söz konusu kişi Selim olduğu için Fırat yine mantıklı düşünemiyordu. Tanıştığımız gece yaşananlar zihninin derinliliklerinden yüzeye çıkıyor, düşüncelerini de hislerini de bulandırıyordu. Sakin kalmak zorundaydım.

"Sen çok öfkeliydin o gece" dedim makul bir tonda "Meriç de çok korkmuştu. Ben bir saçmalık yaşanmasın diye öyle söyledim. Selim'le konuşacaktım, onu Meriç'ten uzak tutacaktım. Bir anlık gafletle çıktı ağzımdan, Cengiz dedim..."

"O gafletin üstünden dört gün geçti Eylem!" dedi tahammülsüz bir öfkeyle "Sen dört gündür bana yalan söylüyorsun ve bu durumdan en ufak bir rahatsızlık duymuyorsun. Duymuyorsun çünkü sen o iti korumak için bana yalan söylemekte hiçbir sakınca görmüyorsun!"

"Ben Meriç üzülmesin diye..."

"Sen, o it zarar görmesin diye Eylem! Meriç kim? Kaç gündür tanıyorsun Meriç'i? Benim kardeşimi benden korumak sana mı kaldı?"

Kalbimi kırıyordu fakat bunun umurunda olduğunu sanmıyordum. Öylesine öfkeliydi ki ağzından çıkanların benim yaralarıma dokunduğunu fark etmiyordu. Kendisi beni abimden koruma görevini layıkıyla yerine getiriyor, fakat bana o hakkı vermiyordu.

İSYAN ÇİÇEĞİWhere stories live. Discover now