94. Bölüm

16.8K 1.2K 345
                                    







Eylem

Hayat sürprizlerle doluydu. Aldığımız her yeni nefes, iyi ya da kötü tecrübeleri de beraberinde getiriyor ve bunun adına yaşamak deniyordu. O nefesi aldığımız sürece dört dörtlük bir mutluluk elbette ki mümkün değildi fakat bazen öyle bir ateş düşüyordu ki insanın bağrına, isyan ettiği nefesleri mumla arıyordu.

Günlerdir mum elimde dolaşıyor fakat aradığım nefesi bir türlü bulamıyordum. Mutsuzdum. Hiç olmadığım kadar mutsuzdum, çıkamıyordum mutsuzluktan. Dünya zaten başıma yıkılmışken, daha kötüsü olamayacağını düşünürken saçlarımı kaybetmenin beni bu denli üzeceğini asla tahmin edemezdim. Öyle ki, aynalara bakamıyor, ağlamadan tek kelime konuşamıyor, ne kadar çabalasam da odalardan çıkamıyordum. Kendim dahil herkese küsmüştüm, hiç kimseyi görmek istemiyordum.

Sırtımda hissettiğim hareketlilikle "Git başımdan Miço!" diye terslendim. Uyuyor numarası yaparak Fırat'ın çaresiz bakışlarına maruz kalmaktan kurtulmuştum fakat Miço'dan kurtulmak o kadar kolay olmuyordu. Kızsam da, sövsem de 7/24 üstümdeydi.

Sessiz mırıltılar çıkartarak sırtımdan başıma doğru hareketlendi. İlk etapta saçlarımın olmamasını epey garipsemiş, uzun bir süre şaşkın bakışlarla beni izlemişti fakat Fırat'ın -düzeltmek bahanesiyle- üç numaraya vurduğu saçlarını görünce şaşkınlığı geçmişti. Benim aksime hızlıca kabullenmişti yeni imajımı, yadırgamıyordu.

Başımdan alnıma doğru eğilip yüzüme baktığında "Çekil üstümden!" diye ittirdim patilerini, yüzümü yastığa gizledim. Sırtım ve başım durmaksızın ağrıyor ve hayatımı tam anlamıyla zehir ediyordu.

Sessizce kalktı Miço üzerimden. Göğsüme yatmadan gitmezdi oysaki. İstediğini alana kadar dolanırdı tepemde. Fırat'a rağmen.

Başımı hafifçe kaldırarak etrafıma bakındım. Yine bir dolaplar çeviriyordu kesin, laf dinlediği görülmüş şey değildi.

Sol tarafıma döndüğümde göz göze geldik. Yatağın yanına dik bir şekilde oturmuş beni izliyordu. Ona baktığımı görünce başını hafifçe yana doğru yatırdı. Kömür gözleri vicdan azabıyla kavrulmama neden olacak şiddette bir sevgiye ev sahipliği yapıyor, anlayışlı ve mahsun bakışları kendimden nefret ettiriyordu.

Elimi ileri doğru uzatarak "Gel buraya" dedim çatallanan sesimle. Olduğu yerde miyavladı. Gelmedi. "Gel" dedim tekrar "çık hadi tepeme, kızmayacağım söz."

Gelmedi. Uzun uzun yüzüme baktı, mırıl mırıl sesler çıkarttı. Gözyaşlarımı silerek doğruldum, ayaklarımı yere uzattım. Başım çatlıyordu. Dirseklerimi dizlerime dayadıktan sonra öne doğru eğildim, tüylerini okşadım "Sen de baban gibi mıy mıy mı oldun, ne bu tripler?"

Başını avucuma sürttü sakince. Anlamadığım bir dilde, için için mırıldanıyordu.

"İlk defa mı bağırıyorum ben sana?" dedim "Neden alınganlık yapıyorsun?"

"Miyaavvv..."

Yorgun bir nefes döküldü dudaklarımdan "Biliyorum. Nasıl olduğunu bilmiyorum ama korktuğunu biliyorum. Ve işin kötüsü ben de korkuyorum. Uyuyup da uyanamamaktan, uyanıp da ayağa kalkamamaktan, her gece gördüğüm kabusların gerçek olmasından deli gibi korkuyorum."

"Miyaavvv..."

"Ondan yani agresifliğim, alınma sen." Yılgın bir iç çekişle elimi başıma götürdüm "Saçlarım da yok zaten. Tuhaf, çok tuhaf bir his, alışamıyorum. Babanı da kırıyorum, üzüyorum çoğu zaman görüyorsun işte." Ellerimi ensemde birleştirip durmaksızın ağrıyan boynumu var gücümle sıktım "Elimde değil, durduramıyorum öfkemi. Sizi kırdığım için daha çok öfkeleniyorum sonra. Bitsin diyorum. Ne olacaksa olsun ve bitsin bu paradoks."

İSYAN ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin