Bölüm 4- Kuş Bakışı

6.1K 512 45
                                    

Profesörün yanına yaklaşamadım çünkü  asistana hararetle bir şeyler anlatıyordu, " Bu işlem çok önemli, aradığımız her şey onda var. Tesadüflere asla inanmam, bilirsin her şeyin bir sebebi vardır. Bu da öyle bir durum işte. Bu aşamaya kolay gelmedik biliyorsun. Hiç bir hatayı kabul etmem, elinizden gelenin en iyisini yapın." Asistanın, Profesörden çekindiği her halinden belliydi, ağzından çıkan her kelime bir kaç kere düşünülmüş ve mecbur kaldığı için ortaya dökülmüş gibiydi, " Anlaşıldı hocam. Ancak , Doktor Kemal'in bu işleme razı olacağını sanmıyorum."

Kemal'den, Doktor Kemal diye mi bahsediyorlardı hala? Ne izni bu Allah aşkına? Başka bir Kemal olmalı... Ya başka Kemal değilse? Beni öldürmeye çalıştığını göz önüne alırsak onunla ilgili konular şu anda tamamen beni bağlıyordu. "Sessizce onları takip et". İçimdeki sese kulak verdim. Onları takip etmeye başladım, ilginç bir şekilde dikkat çekmiyordum zaten.

Uzun beyaz koridorlardan geçtik. Buranın mimarisi benim bloğumun aynısıydı, hayret. Ben her bloğun birbirinden farklı olduğunu sanıyordum. Önümde Profesör Ali ve asistan kız, hemen arkalarında kalbi kulaklarında atan ben. Sıradan görünümlü ahşap kapıyı açtılar. Önden onlar arkadan ben, içeri girdik. Burası dikdörtgen şeklinde kırmızı, kan kırmızısı bir odaydı. Duvarlara bu rengi veren boya değil gerçek kandı. İçeri girdiğimiz kapının tam karşısında başka bir kapı daha vardı. İki kapının arası yaklaşık 2 metreydi ve içerisi ılıktı. Damar gibi... Kanlar tüpler içinde tam karşımdaki kapıdan çıkıyor bütün odayı dolaştıktan sonra tekrar karşımdaki kapıdan içeri süzülüyordu. Bu tip odaları biliyordum. Bir çeşit uyarı levhasıydılar. Neler yapacağımızı, nasıl insanlar olduğumuzu hatırlatıyorlardı. Profesör karşıdaki kapının kulpunu aşağı doğru indirdi. Kolun aşağı doğru inmesiyle kapıda boydan boya sanal bir levha belirdi. Dijital bir kız onları karşıladı, Sel56. Mekanik ses ortamı doldurdu, " Hoşgeldiniz Profesör, biz de sizi bekliyorduk." Kapı ardına kadar açıldı. Kapının kapanmasına fırsat kalmadan bende içeri girdim. Sel56 beni görmemişti. Nasıl mümkün olur? Kapı arkamdan kapandı ve içinden birçok kilit sesi geldi. Elveda kaçma ihtimalim. Etrafıma baktım, burası bembeyaz bir odaydı. Benim dışımdaki her şey bakir karlı bir geceden kalma gibiydi.

Odanın içinden gelen çığlıklarla dikkatim ,tam ortada duran, enjeksiyon cihazına kaydı. Biri bağırıyordu. " Esen, yapma!"

Kemal?

"Esen, durmak zorundasın!" Bu ses Kemalindi. O, şimdi burada mı? Ameliyathane kahkaha sesiyle çınladı. Ses bir bıçak gibi keskindi. Ellerimi kulaklarıma bastırıp yere çöktüm. Odadaki herkesin yüzüne tek tek baktım. Kimse gülmemişti dahası kimse bana bakmıyordu. Arkası dönük biri vardı belki o gülmüştü... " Esen, ölebilirim biliyorsun. Bu hiç sorun değil. Ama insan olarak ölmek istiyorum. Anlıyor musun? Esen bana bak! Değişmek istemiyorum." Dejavu muydu bu? Kötü bir rüya? Hemen uyanmak istiyorum, Allah'ım lütfen. Kemal'i çoktan dönüştürmüştüm. O zaman da bana aynı cümleleri söylemişti.

Arkası dönük doktor, kan dolu bir şırıngayla makinaya yaklaştı. Yakından görmek istedim. Nasılsa ben yokmuşum gibi davranıyorlardı. Artık beni görselerde umrumda değildi. Ortada bir karmaşa vardı ve ben bunu çözecektim. Makinanın hemen arkasındaydım. Kemal orada yatıyordu. Demir bilekliklerle yatağa bağlanmıştı. Ona ne yapacaklarını ve yaptığımı biliyordum. Yine de izlemeye devam ettim.

Yüzünü bir türlü göremediğim doktor iğnenin ucunu kontrol etti. " Herkes bunu yapabilir bana. İhanet edebilir. Ama sen yapmazsın, Esen. İğneyi bırak ve git. Kurtuluşum yok farkındayım ama sebebi sen olma." Hasta, doktorun elini tutmaya çalıştı ama bileklerinden bağlıydı. Benim elimden... Nasıl oluyordu bu? Yaşadıklarım geçmişe gitmekten öte bir şeydi, kendimi görebiliyordum! Aksim ellerini kaçırdı, "Seni dönüştürürken herhangi bir baskı altında değilim Kemal Öğüt. Profesör, izninizle işleme başlamak istiyorum." Bu cümleden sonra Kemal'in farklı bir insan gibi gözüktüğüne yemin edebilirdim. Kaskatı kesildi ve hiç bir itirazda bulunmadı. İğnenin onun tenini delip geçişini izledim.

Kemal'in bütün damarları vücudundan dışarı çıkmak istercesine belirginleşmişti. Profesör hayranlıkla ona bakıyordu, "İlerde, sana yaptıklarımız için bize minnettar olacaksın. Kemal Öğüt öldü bakalım yerine ne gelecek?" Elini yatağın kenarına koydu ve son değişene doğru fısıldadı, " Rızan olsun isterdim ama seni asla ikna edemezdik. İyi ve kötü değişenlerin özelliklerine de sahipsin. Ve bu seni eşsiz yapıyor. Ölme ve tekliğini bize göster!"

Metamorfoz Serisi-BaşlangıçWhere stories live. Discover now