Bölüm 29- Beklenmeyen Misafir

1.1K 115 14
                                    


Patlamadan sonra 31. gün, Burak...

Sabahın ikisi, birileri adeta zihnimi arşınlıyordu. Uyumak istiyordum ama onun sesi kulaklarımda çınlıyordu, "Kiminle olacağıma sen karar veremezsin!". Acı çekmemi sağlayan sinirlerin üstüne basıyordu bir bir... "Ben Melisa'dan hoşlanıyorum, sanırım..." Gözlerimi sımsıkı kapatıyordum, yetmiyor yastığı suratıma bastırıyordum ama yok... "Onunla birlikte olmak istiyorum!" İstemsizce bağırdım:

"BU KADARI YETER! SUS ARTIK"

-Sen sus, ruh hastası! Uyuyoruz herhalde, ne kafamızın içinde bağırıp duruyorsun!

Her zaman olduğu gibi Ezra en yakınındaki eşyaları suratıma atmaya başlamıştı. Suratıma doğru gelen çay kupasını havada yakaladım:

"İsteyerek olmadı. Ayrıca bu, canımı gerçekten yakabilirdi."

Kupayı ona doğru sallıyordum.

- Canını gerçekten yakmamı istemiyorsan kendine hakim ol ya da defol bu odadan.

Kırılmıştım ama çaktırmadım, "Ben de bahçeye çıkıyordum zaten." Odayı kaplayan kirli çamaşır yığının içinde kendime ait birkaç parça bir şey bulmayı umut ediyordum. Diğer ikisi uyusa da Ezra ben odadan çıkana kadar peşimi bırakmayacaktı. Yatağın içinde bana dik dik baktığını görebiliyordum.

-Ne giyeceksin, dedi. İlgisiz görünmeye çalışarak.

"Kırmızı kazağımı arıyorum ve herhangi bir kot..."

İşaret parmağını havada döndürdükçe kıyafetler önce suratıma sonra da odanın başka bir köşesine uçuyordu. En sonunda istediklerimi bulmuştu. Boşlukta süzülen kot ve kazak anlaşmışlar gibi kafamı iki yandan sıkmaya sarmaya başladı. Bütün yüzüm kıyafetlerim ile kaplanmış nefes almakta zorlanıyordum.

"Gitmemi istiyorsan, giyinmeme fırsat vermelisin!"

-Tamam, izin verdim hadi git.

Üstümü hızla değiştirip kendimi bahçeye attım. Temiz hava aşk acısına iyi gelir diye düşünmüştüm. Melisa'yı seviyordum ve o malum günden beri benimle konuşmuyordu. Oktay'ın yanında görmüştüm onu birkaç defa. Ne demişti bizim çocuklar, "Dönerse senindir." Sevdiğim hızla benden uzaklara gidiyordu yanında eski dostumu da alıp. Oktay ilk tanıştığım değişenlerdendi . Laboratuvardaki tek kişilik hücre maceralarımdan kurtulmuş dört kişilik temizce bir odaya geçmiştim. Balkabağı ve Patron ile bu hücrede kaldığım zaman tanışmıştım zaten. Odaya girdiğim an Balkabağı, sırtı kapıya dönük vaziyette yatıyordu. Ama ben onun uyuduğunu anlamamıştım. Gördüğü düşte konuşan kim varsa sesleri kafamın içindeydi. Odada başka insanlarda var sanmıştım. Onları görememek ama seslerini duymak beni adeta delirtmişti. Var olduğunu sandığım insanları ararken Oktay'ı uyandırmış sonrasında da arkadaş olmuştuk. Odamızı Patron ile paylaşmamız bizi değişik bir rekabetin içine sürüklemişti. Aslına bakarsak bu rekabetin suçlusu biraz da bendim. Oktay benden daha zayıf olduğu halde sakin kişiliği sayesinde her istediğini daha kolay elde ediyordu. Telefon izinleri alıyor, doktorlarla arkadaş oluyor, Patron'a yakınlık sağlıyordu. Bense öfke nöbetlerine yakalanıyor, ona buna saldırıyordum. Değişen evine geldiğimiz ilk günlerde bile Oktay yüzünden diğer değişenler ile aram açılmıştı. Sonra Melisa olayı...Şimdi geldiğimiz noktada Oktay ile girdiğim son savaşı da kaybediyordum sanki.

Güneş yavaş yavaş doğmaya başlamıştı ama bu içimi ferahlatmıyordu. Tüm bu alacakaranlık ve geçmişe dönmeler küçük akıl oyunları oynatıyordu bana. Rüzgar Melisa gibi kokuyor ama sesi Balkabağı'nı hatırlatıyordu. Hatta ağaçların ardında bir kadın silueti bile görüyordum. Aslında bu bir hayal değil düpedüz gerçekti. Ağaçların arkasında biri hatta birleri vardı.

Metamorfoz Serisi-BaşlangıçWhere stories live. Discover now