Bölüm 16- Aşk Kokusu

2.2K 207 10
                                    


Patlamadan 12 gün sonra, Burak...

Kafasından daha büyük pembe kulaklıkları vardı. Kıvırcık saçlarını toplamaya ihtiyaç duymamış, olduğu gibi bırakmıştı. Kemersiz ve muntazam burnuna halka şeklinde hızma takmıştı. Benim onu izlediğimden habersiz yerleri siliyordu. Viledanın sapını mikrofon niyetine kullandığı zamanlar sevimli, inatçı lekelere karşı hırslı, kimseyi umursamadan dans ettiği zamanlarda ise çekici oluyordu. Adı Melisa, kadınsı hatları onu olduğundan olgun gösterse de yirmilerinin başında olduğuna eminim. Bakan ile gelen ekipteki en vasıfsız elemanlardan bir tanesi, beni kendine aşık ettiği zamanlar dışında evin temizliğinden sorumlu. Onu ilk gördüğüm andan birkaç saat gücümü kontrol etmeyi yeni yeni öğrenmeye başlamıştım. Eğer başka şeylere yeterince odaklanırsam kafamdaki sesler bir bir susuyordu. Melisayı gördüğümde farkında bile olmadan onun tenine yoğunlaşmıştım; pürüzsüz, esmer tenine. Sonra gözlerine, saçlarına, en nihayetinde ellerine... Tırnaklarına sürdüğü değişik şekilli ojeleri incelediğimde fark ettim ki insanların aklından geçenleri duymuyorum. Tüm sesleri bastıracak beni kendimle yalnız bırakabilecek bir kadın. Varlığında varlığımı bulduğum kadın. İlk görüşte böyle aşık olmuştum işte. Melisa evi temizliyor ben de her fırsatta gizlice onu takip ediyordum. Bu zamana kadar onun aklından geçenleri duymaya hiç çalışmadım, oyunu adil oynamak istiyorum. Değişen usulü aşk yaşamak istemiyordum, insan gibi hissetmek istiyordum. Değil mi ki ben onda kendimi buluyordum, o da beni olduğum gibi sevsin istiyordum.

- Ama böyle olmaz ki...

"Ne oluyor be?" Sağ koluma sert bir omuz darbesi yemiştim. Ezra ve Doruk ikilisi tam karşımda duruyordu. Görüş açım kapanmış, esmer bir vücut yerine iki tiki kazulet görüyordum. Elektrikçi çocuk bana minik kıvılcımlar gönderiyordu:

- Yardımcı kızdan elektrik alıyorsun demek, bakalım kaç volt?

Olduğum yerde birkaç kez zıplamama sebep olan bu münasebetsiz şaka hiç hoşuma gitmemişti. Hazır cevap sayılabilecek biriyim aslında ama bu sefer ne diyeceğimi bilemiyordum.Benim bir şey dememe fırsat kalmadan Ezra o meşhur şakasını yapıp koltuktaki yastıklardan birini kafama çarpacak şekilde havalandırdı. Bu nahoş harekete hak ettiği karşılığı vermek için yumruğumu sıktığım sırada bir kıkırdama sesi yapacak olduğum şeyden vazgeçemem için yetti. Minik çiçeğim Melisam bize doğru bakıp gülüyordu. O'nun bana bakıp güldüğünü görünce yüzümdeki tüm kaslar yanlara doğru çekildi, dişlerimin hepsi görünmek istercesine ağzımdan fırladı ve alt çenem yer çekimine karşı koyamayarak aşağı indi. Olabilecek en çirkin gülümsemeyi suratıma yapıştırmış, vurulduğum kıza el sallıyordum. Başkan şu an gelse, savaş çıktı Burak siz de Melisa ile takım olacaksınız dese hiç kuşkusuz en önde giderdim. Ezra ve Doruk'un kendisine döndüğünü gören minnoş pıtırcığım, gülümsememe kırık bir tebessümle karşılık vererek oduğu yerden uzaklaştı.

- Bir süredir başımızı ütülemediğini fark ettik ve senin için endişelendik. Sonra bir de ne görelim, bizim maymuncuk aşık olmuş.

Ezra'nın cümlesi bitmeden Doruk devam etmişti.

- Ama üzülme kardeşim, dert sende derman bizde. Kuşlardan aldığımız bilgilere göre Patron bu gece gelmeyecek, eğitim ve testlerin ağır geçtiğini bahane ederek Halil ağabeyden izin aldık.

"Ne için izin aldınız?" Bu çocuklara neden gıcık olduğumu hatırlamıştım, yapışık ikizlere benziyorlardı. Birbirilerinin sözlerini tamamlıyor, hiç ayrılmıyor, iki ayrı bedende tek ruh gibi yaşıyorlardı. Soruma ikisi de aynı anda cevap verdi.

- Parti yapmak için!

Çocukluğum sokaklarda geçmişti sonra da kendimi UGAM'da bulmuştum. Bırak parti yapmayı hayatımda hiçbir eğlenceye katılmamıştım.Melisa yakınlarda olmadığı için zihnini başkalarına açmıştım. Beni küçük küçük çarptıkları ve yastıkla taciz ettikleri için onlara biraz kırgındım, ses tonumu ilgisiz göstermeye gayret ederek sordum, "Bunun benimle ne alakası var, yapıyorsanız yapın partinizi. Doktorun kızlarını da alın yanınıza ilk geldikleri günden beri eğlence için ölüyorlar."

Doruk, zengin arkadaşına iş teklifi götüren girişimciler gibi davranıyordu. Yanıma iyice yaklaştı, gözlerini benden ayırmadan anlattı:

- Şimdi kardeşim en temele inecek olursak; insanların bu tarz eğlencelerde en çok yaptığı şey nedir?

İkisi yine aynı anda cevap vermekle kalmayıp kaşlarını yukarı aşağı hareket ettirdi.

-KAYNAŞMAK!

Omuzlarım düşmüştü ve bakışlarım anlamsızdı. Süper kankalarla ayrı dünyaların insanlarıydık, onların aşk hayatıma getirdikleri pratik çözümler benim hiç mi hiç ilgimi çekmiyordu. Ezra işaret parmağını havada salladı ve kafama birkaç minder daha fırlattı.

- Melisa'yı ikna et, bu akşam ki eğlenceye katılsın. Sonra kıza açılır mısın yoksa zihnini tümüyle mi kapatırsın orasını ben bilemem. Ortalıkta dolanıp yancılık yaptığın günlerde katlanılabilir biriydin ama bu yavru köpek tavırlarına dayanamıyoruz. Onunla konuş ve kendine çeki düzen ver. Sonra da git insanların zihnini dinleyerek bir şeyler öğren, iki gündür hiçbir haber getirmedin!

Melisa ile olan ilişkim 150 kilometre hızla giderken duvara toslamak gibiydi; aniden karşıma çıkmış ve beni un ufak etmişti. Ondan başka hiçbir şeyle ilgilenmiyordum. İntikam, planlar, değiştirici pek umurumda değildi. İki gün öncesine kadar hayatta kalma planları yapan ben bugün bir kızın yerleri silişini saatlerce izlemiştim. Çocuklar haklıydı, Melisa ile konuşmalı ve hayati mevzulara geri dönmeliydim. Bu, minik çiçeğimi hayatımdan tamamen çıkaracağım anlamına gelmiyordu, belki onu da kavgama ortak ederdim. Hevesli olduğumu Ezra ve Doruk'a belli etmek istememiştim, nedense. Yanlarında uzaklaşırken zihinlerine usulca fısıldadım,

" Bakarız ya..."

Metamorfoz Serisi-BaşlangıçWhere stories live. Discover now