Bölüm 45- Başlangıç'ın Sonu 1

525 57 49
                                    

Patlamadan sonra 40. gün, Esen ...

Hırs insanın damarlarında sinsice gezinen bir zehirdir. Öyle ki kalbinden beynine, gözlerinden ayak uçlarına ilerleyip sinsice nüfuz eder. Hep daha fazlasını istemene sebep olur. Yürüyebilirken koşmayı, koşarken uçmayı arzulatır insana.

Elimi henüz belli olmayan karnımda dolaştırdım. İçimde normal bir bebekten dört kaz hızlı büyüyen bir yavru vardı. Tam sekiz gün olmuştu rahmime düşeli ama dört haftalık bir bebek kadar büyüktü, yaklaşık olarak bir haşhaş tanesi kadardı. Merhamet ve aidiyet benim sözlüğüme ait kelimeler değildi. Damarlarımda gezinen bir zehir bana hep daha fazlasını istetmişti. Bu uğurda çalışmış ve yeri geldiğinde kendimden fedakarlık etmiştim. Sandalyemde ileri geri sallanıyor, doğmamış günün üzerine düşen kar tanelerini izliyordum. Uzun zamandır bu kadar huzurlu olmadığımı fark etmiştim, bu şehir beni istiyordu. Bu şehir bebeğime yuva olacaktı. Bu şehir bugün bizim olacaktı. Parmaklarımı karnıma sıkıca bastırarak her şeyi neden yaptığımızı kızıma anlatmaya devam ettim. Bilmiyordum ama hissediyordum bence o bir kızdı ve annesi gibi savaşçı olacaktı.

Kuşlar uçar, buzlar erir, insanlar düşünürdü. İnsanoğlu düşündü... En çok da kuralları... Savaşlara sebep olan kuralları, zafer kazanmamıza engel olan kuralları... Ülkemizi ileri götürebilmek için kuralları baştan yazmaya karar verdik. Kusurlarından arınmış,yaralarını özel güçlerinin ardına saklamış yeni bir ırk ortaya çıktı ve... Ve anneciğim, sen bu türün en kıymetli üyesisin. Senin her anında yanında olacağım. Sen bu Dünya'ya gelirken yanında bizler için neler getireceksin merak ediyorum.

Sabah'ın sessizliğini sabahlığımda gezinen tırtıklı parmaklar bozdu. Omzuma bir el dokunduğunda, kızım ile konuşmayı çoktan kesmiştim, Kraliçe'sini usulca bekleyen bu şehri izliyordum. Başıma kuvvetli bir öpücük koyduktan sonra, sandalyenin kenarına oturdu Kemal:

- Kıyamet öncesi sessizlik.

Başıma yavaşça koluna yaslayarak güldüm:

- Çok klişesin.

- Sana klişe bir şey daha söylememi ister misin? Üşüteceksin, hadi içeri gir.

Cümlesini tamamlaması ile birlikte ikimizde kahkahalara boğulduk. Aslında komik bir şey yoktu, tebessüm edecek bir şey bile yoktu. Ama ilk defa normal bir çift gibi davranmıştık ve bu tavırlar bize hiç yakışmamıştı. Normal şartlarda Doktor Bey'in beni sıkıştırıp panzehiri istemesi, benim onu terslemem ve onun da tüm bunlara üzülüp ortamı terk etmesi gerekirdi. Ama biz birazdan ölüme gitmeyecek, ellerimize birazcık daha kan sıçratmayacakmış gibi oturmuş şehri izliyorduk. Tek sorunumuz benim biraz üşüyüp hasta olmamdı. Nazlanan biri hiçbir zaman olmamıştım, değil son kırk gün içinde kırk ay önce bile kimseye nazlanmamıştım. Ama bugün biraz daha kalıp manzaranın tadını çıkarmak istiyordum. Kesin hormonlarım yüzünden böyle şeyler istiyordu canım. Konuşmayı bilerek biraz daha uzattım:

- Herkes hazır mı?

Kemal kendi etrafında neşe ile dönüp şık bir reverans ile önümde eğildi:

- Hazır Kraliçe'm!

Manzarayı kapatıyordu...

- Meydan da durum ne?

- Mevcut yönetim üst düzey güvenlik tedbirleri almış, meydana giriş yasağı var. Sadece insan gücü değil çeşitli cihazlarla da barikat kurmuşlar. Barikata dokunan erir diyorlar.

İnsanların erimesinin onu eğlendirdiğini gözlerindeki ışıltıdan görebiliyordum. Kemal önüne çıkacak herkesi tek bir işareti ile o barikatlara yapıştırabilirdi. İnsanlar yine kendilerine zarar verecek işler peşinde koşuyorlardı. Bu işi kavgasız halledebilirdik.

Metamorfoz Serisi-BaşlangıçUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum